Seherler Ganimettir

Seher vakitlerinin fazileti ve önemi nedir? Seher vakitlerini nasıl değerlendirmeliyiz?

Olgunluğa erişmiş mü’minler için geceler, derûnundaki sükunet ve feyiz dolayısıyla müstesnâ bir ganimettir.

***

Herkes uyurken uyanık olmak, Mevla-yı Müteâl’in rahmet iklimine girmek, muhabbet ve merhamet meclisine dahil olan müstesna kullardan olmak demektir.

***

Gönüllerde aşk ve muhabbet-i ilâhiyenin şiddeti ne kadarsa, gece namazına ve tesbihata rağbet ve riâyet de o derecede tezahür eder.

***

Geceler, azâb-ı ilâhîden kurtuluş için en mühim iltica vakitleridir.

***

Gece, tatlı ve yumuşak yatakları sırf Allâh Teâlâ’nın rıza-yı şerîfi için terk ederek ilâhî huzûra yalnızca muhabbet ve aşk sebebiyle baş koyma zamanıdır.

***

Eğer mü’min, geceyi gayeli kullanıp ve zikrin rûhâniyetinden nasip alabilse gecesi gündüzünden daha aydınlık olur.

***

Seherde başlayan tevhidin rûhâniyeti günlerimizi ve gönüllerimizi ihata ederse son nefesimiz yâni dünyâda her şeye büyük vedâ anı da, kelime-i tevhidin rûhâniyeti ile inşallah bir şeb-i arûsa dönüşür.

***

Seherlerde getirilen salâvat-ı şerîfenin kıymeti pek yücedir. Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimi’ze karşı bir muhabbet ve heyecan vesilesidir.

***

Cesedimizin maddi gıdaya ihtiyacı olduğu gibi ruhumuzun da Halık’ını tanıyıp kulluk yapabilmesi için mânevî gıdaya ihtiyacı vardır.

***

Gecelerin feyzinden istifadeyi ihmal edenler, sabaha yorgun ve uyuşuk çıkarak gündüzün bereketinden mahrum kalırlar.

Sabahın selametini elde etmek isteyen her insan, ilâhî ve manevi manzaraların iklimine girebilmek yolunda gecesini gayeli kullanmak mecburiyetindedir.

***

Bir mü’minin gecesini tamamen uykuda harcayarak ilâhî feyiz ve rûhâniyetten mahrum kalması, geceleri bir heykel donukluğu içinde uykuya kurban etmesi büyük bir hüsrandır.

***

Bir yaz bulutu hâlinde geçen dünyâ hayatı, âhiret endişesi olmadan yaşanıyor ise bu, gündüzü akşamsız telâkkî etmekten başka bir şey değildir.

***

Gerçekten geceler, sıhhi, içtimai, ahlaki ve bedii bir libas yâni örtüdür.

İzdivaç kanunu bakımından da saadet libasıdır. Aynı zamanda mahremiyeti koruyan bir sır perdesidir.

Maddî ve mânevî gizlenme isteyenler için de bir sığınaktır.

Bu bakımdan geceler, bir bakımdan Hakk âşıkları için bir vuslat demi olurken diğer taraftan mücrim ve nefsine mağlup olanlar için de büyük bir aldanıştır.

***

Gecenin sükûn ve bedii manzarasının cazibesi ve sırları, onu ibadet ve tefekkürde derinleşerek geçirenlere aittir. (Altınoluk Dergisi, Şubat 2000, Gecedeki Sır)

***

İhlâs, samimiyet, aşk ve vecd içinde bir kulluk hayâtı yaşayabilmek için gecelerin feyzinden istifade edebilmek şarttır.

***

Gece ve gündüzlerin ibadetlerle ihya edilmesinin yanısıra, bu ibadetlerin kalbî bir rikkat ve hassasiyet ile îfâ edilmesi de son derece mühimdir. (Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, Şubat 2005, Hak Dostlarının Gönül İkliminden Saadet Damlaları)

***

Kalbler, ancak Hak Teâlâ ile beraberlik sâyesinde yâni kalbin bir nazargâh-ı ilâhî hâline gelmesi neticesinde uyanır. Bunun en feyizli yolu ise bilhassa seherlerde îfâ edilen zikirlerdir. (Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, Kasım 2003, Ramazan-ı Şerîf)

İslam ve İhsan

SEHER VAKTİ YAPILACAK DUÂ VE İBADETLER

Seher Vakti Yapılacak Duâ ve İbadetler

SEHER VAKTİNİN ÖNEMİ

Seher Vaktinin Önemi

SEHER VAKTİNİN FAZİLETİ

Seher Vaktinin Fazileti

SEHER VAKTİ NEDİR, NE ZAMANDIR?

Seher Vakti Nedir, Ne Zamandır?

SEHER VAKTİNİN FAZİLETLERİ

Seher Vaktinin Faziletleri

SEHER VAKTİNİN SIRRI VE HİKMETLERİ

Seher Vaktinin Sırrı ve Hikmetleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.