Sefâhet Ne Demektir?

Sefâhet ne demektir? Kısaca anlamı nedir?

Sözlükte "câhil olmak, malı saçıp savurmak" anlamına gelen sefâhet, fıkıh usulünde, semâvî olmayan ehliyet ârızalarından olup, aklî melekeleri yerinde olmakla beraber, kişiyi aklın ve dinî esasların gereğine aykırı tarzda davranmaya sevk eden tedbirsizlik halidir. Fakihler arasında daha çok, aklı selimin normal saymayacağı şekilde malı saçıp savurma anlamında kullanılmıştır. Bu şekilde malını saçıp savuran kimseye de sefîh denir.

Sefîhin aklî melekeleri yerinde olduğundan, ehliyeti ortadan kalkmaz. Bu nedenle, namaz, oruç, zekat gibi ibadetlerle yükümlüdür; işlemiş olduğu suçlardan dolayı cezâî sorumluluğu tamdır; malî olmayan tasarrufları muteberdir. Ancak sefîh, malının korunması ve kendisinin bir süre sonra başkalarına muhtaç hale gelmemesi için, mâlî akit ve tasarrufları bakımından hacir altına alınır. Fakihlerin çoğunluğu; ister sefîh olarak buluğ çağına ulaşsın, isterse reşid olarak buluğa erdiği halde daha sonra sefîh olsun, hacir konulacağını kabul etmişlerdir. Ancak Ebû Hanîfe ve talebesi Züfer'e göre, daha sonradan sefîh olan kimseye hacir konulamaz. Fakat sefîh olarak ergenlik çağına ulaşan kimsenin, yirmibeş yaşına kadar malı kendine teslim edilmez.

Sefîhe hacir konması halinde, malî tasarrufları açısından mümeyyiz çocuk gibidir; tamamen menfaatine olan tasarrufları geçerlidir, tamamen zararına olan tasarrufları ise geçersizdir. Buna karşılık alışveriş gibi, hem zarara, hem de yarara ihtimali olan tasarrufları ise kanûnî temsilcisinin iznine bağlıdır.

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

CAHİLLİK İLE İLGİLİ AYETLER

Cahillik ile İlgili Ayetler

AHİR ZAMANDA İLİM AZALIR CEHALET ARTAR

Ahir Zamanda İlim Azalır Cehalet Artar

CAHİLLİĞİN İLACI NEDİR?

Cahilliğin İlacı Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.