Sahurda Süt İçmenin Faydaları

Doç. Dr. Reyhan İrkin, sütün, vücudun mineral dengesini korumaya ve sıvı ihtiyacını karşılamaya yardım edebileceğini, özellikle sahurda tüketilmesinin son derece fayda sağlayacağını belirtti.

Doç. Dr. Reyhan İrkin, bir bardak sütün Ramazan’da vücudun özelikle sıvı ve mineral açığını kapattığını belirtti.

‘SAHURDA BİR BARDAK SÜT İÇİN’ ÖNERİSİ

Ramazan’da vücut sağlığının korumasında sütten yararlanılabileceğini ifade eden İrkin, sahurda süt tüketilmesini önerdi.

İrkin, sütün tokluk hissi verdiğini de vurgulayarak, şunları belirtti:

“Bir bardak inek sütü 116 kaloridir. Süt sıcak yaz aylarında vücudun mineral dengesini koruma ve sıvı ihtiyacını karşılamada yardımcı olabilecek bir içecektir. Bu nedenle özellikle sahurda tüketilmesi son derece faydalıdır. Su içeriği yüksek, protein ve yağ içeriğiyle tokluk hissi verebilecek, laktoz ile enerji sağlayabilecek bir gıda olarak 1-2 bardak tüketilmesiyle beslenmenizin dengede olmasını sağlayacaktır. Ramazan ayında insanlar bizim ülkemizde 16 saate yakın oruç tutuyor. Bu süre zarfında vücudun sıvı, protein, mineral gibi gereksinimlere ihtiyacı söz konusu. Bunları en iyi şekilde karşılamak istiyorsak sahurda en az bir bardak süt tüketilmesini önerebiliriz.”

Sütün günlük tüketilmesi halinde obezite ve insülin direncine bağlı metabolik sendrom rahatsızlığı ile diyabetin önüne geçilebileceğini dile getiren İrkin, süt tüketiminin artırılması gerektiğine işaret etti.

İrkin, süt tüketimiyle birlikte “D vitamini” alındığında ekstra faydalı olduğunu belirterek, “Süt ve süt ürünleri tüketmenin, kas-iskelet sistemi hastalıklarının önlenmesinde faydaları gözlenmiştir. Normal ve yüksek yağlı süt tüketimiyle ayrıca D vitamini alınmasının vücuttaki yağ kütlesini azalttığı ve kas kütlesini artırdığıyla ilgili çalışmalar bulunmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

SAHUR NEDİR? SAHURLA İLGİLİ HADİSLER

Sahur Nedir? Sahurla İlgili Hadisler

SAHUR YAPMANIN ÖNEMİ VE FAZİLETİ NEDİR?

Sahur Yapmanın Önemi ve Fazileti Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.