S-400 Türkiye İçin Neden Önemli?

S-400, orta menzilli hava savunma sistemi S-300’den geliştirilmiş yeni nesil Rus yapımı bir kısa-orta-uzun menzilli hava savunma füze sistemidir. Bu ay Türkiye’ye teslim edilmesi beklenen S-400 neden önemli? Türkiye S-400’leri alırsa ne olur, almazsa ne olur? ABD neden Türkiye’nin S-400 almasını istemiyor?

Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini teslim almaya hazırlanan Türkiye, ulusal güvenliği doğrultusunda bu sistemleri satın alarak hava sahasını olası tehditlerden korumayı amaçlıyor.

S-400’ÜN TEKNİK ÖZELLİKLERİ NELER?

Dünyadaki en iyi hava savunma sistemlerinden biri olarak nitelendirilen S-400, savaş uçakları, radar tespit ve kontrol uçakları, keşif uçakları, stratejik ve taktik uçaklar, taktik, operasyonel-taktik balistik füzeler, orta menzilli balistik füzeler, hipersonik hedefler ve diğer gelişmiş hava saldırısı araçlarını imha etmek üzere tasarlandı.

S-400, çok uzun menzilli 40N6 model füzeyle 400 kilometre, uzun menzilli 48N6 model füzeyle 250 kilometre, orta menzilli 9M96E2 model füzeyle 120 kilometre ve kısa menzilli 9M96E model füzeyle de 40 kilometredeki hedefleri vurabiliyor.

Kısa, orta ve uzun menzillerde füzeleri aynı anda kullanabilen S-400, 600 kilometre uzaklıktaki hedefi algılama özelliğine sahip ve saniyede 4,8 kilometre hızla füze gönderilebiliyor. Sistem, hedefe 10 saniyeden daha az sürede tepki veriyor. (Kaynak: Anadolu Ajansı)

TÜRKİYE S-400’LERİ ALIRSA NE OLUR, ALMAZSA NE OLUR?

ABD, Türkiye’yi S-400 hava savunma sistemlerini almaktan vazgeçirmek için bütün yolları deniyor. Washington S-400’lerin teslim günü yaklaştıkça da Ankara’ya yönelik tehdidin dozu da artırıyor.

Askeri uzmanlar S-400’leri muadilleri arasında en etkili füze savunma sistemleri olduğuna dikkat çekiyorlar. Washington’un, Türkiye’yi bu oldukça etkili hava savunma silahını almaktan vazgeçirme nedeninin ise öyle iddia edildiği gibi F-35 uçaklarının sırlarının faş olacağı sebebiyle değil asıl meselenin Türkiye’nin S-400’lerin gelmesiyle bölgede ABD’den bağımsız olarak böyle bir güç elde edecek olmasında duyulan kaygı olduğunun altı çiziliyor askeri uzmanlarca.

Peki Türkiye bütün tehditlere rağmen S-400’leri alırsa ne olur? Bu noktada Washginton yönetimi Türkiye’nin canını acıtacak bir takım adımlar atabileceği ama ABD’nin, Rusya’yı, Çin’i, Ortadoğu’da İran’ı tehdit ettiği bir konjonktürde Türkiye gibi bir ülkeyi kaybetmek istemeyeceği belirtiliyor. Mesela Eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin ABD’nin yaptığı planda Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu, Türkiye’yi karşısına alarak bu işi yapamayacağını belirtiyor.

TÜRKİYE S-400 ALMAKTAN VAZGEÇERSE?

Bu durumda “Bir daha hayat boyu ABD’nin güdümünden kurtulamayız, bundan sonra her şeyi kabul ederiz. Onun için Türkiye’nin bu konuda dik durması lazım” diyen İsmail Hakkı Pekin bir de hadisenin Türkiye’nin Rusya ile ilişkiler boyutuna dikkat çekiyor. Türkiye’nin S-400’lerden vazgeçmesi demek Rusya ile bütün ilişkilerinin çok ciddi yara alması demek. Bunun Suriye’de yansımaları olması demek. Dolayısıyla S-400 konusu sadece hava savunması değil, arkasında koca bir Rusya desteği, konjonktürel de ola müttefikliği demek. Özetle Eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin, Türkiye’nin S-400’ü almamasıyla uğrayacağı zarar almasına göre kıyaslandığında daha fazla olacak diyor. S-400’lerin alınıp alınmama meselesi de zaten aşılmış durumda. Türkiye S-400’leri yakında Türkiye’de olacağını söylüyor. (Kaynak: Dünya Gündemi, Altınoluk Dergisi, Sayı: 401)

İslam ve İhsan

ABD VE RUSYA PKK DEVLETİ Mİ KURUYOR?

Abd ve Rusya Pkk Devleti mi Kuruyor?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.