Rasulullah'ı Yeniden Dinlemek

Altınoluk Dergisi, 378. sayısında "Arafat ve Mina'da Rasulullah'ı Yeniden Dinlemek" kapağıyla okuyucularını selamlıyor. Derginin 32. yıl hediyesi Osman Nuri Topbaş Hocaefendi'nin "Ebediyet Yolculuğu" isimli kitabı.

Altınoluk Dergisi bu ay sunuş yazısında şöyle takdim ediliyor:

"Müslümanlar olarak şahsiyet formatımızın yara alıp almadığını, bozulmaya maruz kalıp kalmadığını sürekli denetleme sorumluluğumuz var.

Bir kere yola girince, her şey ilelebet sırat-ı müstekıymde gitmeyebiliyor.

Kalbin değişip dönüşebilen bir şey olduğunu biliyoruz.

Yani sürekli kalite kontrolüne ihtiyaç var.

Nasıl yapılacak kalite kontrolü?

Bir ana format bulunacak. Hani deyim yerindeyse “fabrika ayarları.”

Tamirciler, tamir ettikleri şeyin ana formatını bilirler, ona göre bozulmayı ve tamiri gerçekleştirirler.

Bir doktora ya da psikoloğa başvurursanız, bedenin ya da ruhun – aklın ana formatlarına göre teşhis ve tedavi uygularlar. Bir gönül doktoru da, kalbin format bozulmasını ve tedavisini bilir, ona göre yol gösterir.

Müslümanlığın ana formatını Kur’an-ı Kerim ve Rasulullah’ın söz ve fiilleri belirler. Tam format, Rasulullah’ın “Canlı Kur’an” diye tanımlanan muazzez hayatıdır.

Altınoluk olarak zaman zaman ya Kur’an’dan yola çıkarak ya da Rasulullah sallallahü aleyhni ve sellemin hayat çerçevesine atıfta bulunarak yol işaretlerini sunmaya gayret ediyoruz.

Bu sayımızda, mü’minler mukaddes beldelere, mukaddes bir yolculuğa hazırlanırken, biz de herkesin önüne, Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz’in Veda Haccı’nda, Arafat’ta ve Mina’da, insanlığa seslenirken deyim yerindeyse altını çizdiği ana İslam ve insanlık kriterlerini getirelim istedik.

Bunlar, Rasulullah’ın adeta “İnsanlık benden bir kere daha duysun” kabilinden hatırlattığı ölçülerdir.

İnsanlık duysun, diye, evet.

Ama öncelikle Müslümanlar duysun, ümmet duysun, ve insanlığın önünde bir “İnsanlık nümunesi” oluşsun diye...

Allah Teala bir sorumluluk yüklemiş Müslümanlara:

“İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır.” (Al-i İmran, 104)

O sorumluluk icra edilirse, “Hayırlı bir ümmet” inşa edilmiş olacağını yine Allah Teala bildiriyor:

“Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışır ve Allah’a inanırsınız.” (Al-i İmran, 110)

Rasulullah (s.a.v.) “Şahit ol Yarab!” diye diye, tebliğ ettiği dinin, ana çerçevesini, bir kere daha zihinlere kazımaya çalışıyor.

“Birbirinizin boynunu vurmayın!” diyor.

“Kardeşsiniz” diyor.

“Beyazın kara renkliye bir üstünlüğü yoktur” diyor.

“Kadınlarınızın hukukunu koruyun” diyor.

“Şeytana karşı müteyakkız olun!” diyor.

Ne dersiniz, Rasulullah’ın bu çağrıları bugün de, öncelikle bizlere hitap etmiyor mu?

Altınoluk “Gelin, diyor, bu defa kişiliklerimizi Rasulullah Efendimizin Veda Hutbesinde çerçevesini çizdiği İslam karakteriyle sîgaya çekelim.” diyor.

Hac yolculuğuna çıkanlarımız ya da çıkmayanlarımız, ama her biri Müslümanlık imtihanını vermekten sorumlu olanlarımız olarak, sürekli kalite kontrolü yaptırmak durumundayız. Rabbimiz işimizi kolaylaştırsın. Amin.

Aziz okuyucu,

Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocamızın hazırladığı “Ebediyet Yolculuğu” isimli hediye kitabımız çıktı. Bu aydan itibaren sizlere ulaşmaya başlayacak. Okuyacak ve bu yolculuğun kaçınılmaz yolcusu olarak kendi kendimizi muhasebeye sevkedeceğiz. Rabbimiz işimizi kolaylaştırsın.

Sizleri Altınoluk’la başbaşa bırakıyoruz, sağlıcakla kalınız, Allah’a emanet olunuz."

Ayrıntılı Bilgi: www.altinoluk.com.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.