Ramazan'da Yemekten Sonra Yatmayın

Uzman Diyetisyen Deniz Tığlı, Ramazan ayında en önemli öğünün sahur olduğunu söyledi. Yiyip yatmanın en büyük yanlış olduğunu ifade eden Tığlı, iftar ve sahur arasında muhakkak 2 ara öğün yapılması gerektiğini kaydetti.

Ramazan ayında nasıl beslenilmesi gerektiği konusunda bilgi veren Uzman Diyetisyen Deniz Tığlı, “Sadece iftar sonrası atıştırmalıklarla oruç tutmak, erken saate yiyip yatmak yapabileceğiniz en büyük yanlışların başında gelir. Mutlaka sahur öğününü yapınız ki vücudunuz uzun açlığa daha kolay dayanabilsin” dedi.

Sahur öğününün önemine değinen Tığlı, “Peynirli omlet gibi sizi tok tutacak bir öğün hazırlayabilirsiniz. Ceviz, fındık gibi sağlıklı yağları eklemeniz tokluk sürenizin uzamasına yardımcı olur. Tokluk sürenizi uzatacak olan posayı içeren tam tahıllı ekmek yemeyi unutmayın. İçecek olarak çay yerine besin ihtiyacınıza destek verecek 1 bardak süt içmeyi tercih ediniz.

RAMAZAN'DA ARA ÖĞÜNÜ ATLAMAYIN

İftar ve sahura ek olarak mutlaka ara öğünler yapılması gerekir. Beslenme uzmanı olarak Ramazan ayında zorlanılan en önemli noktalardan biri, kısa süre zarfında kişilerin alması gereken enerjinin çok çok altında bir enerji ile beslenmesi, alması gereken kalori miktarına ulaşamamasıdır. Bunun için iftar ve sahuru atlamamak ve mutlaka ikisi arasında 1’er saat ara ile 2 ara öğün yapmaktır. Bu yapacağınız ara öğünler sizi metabolizmanızı yavaşlatmaktan kurtaracaktır” diye konuştu.

MEYVE YİYEBİLİRSİNİZ

Ara öğünlerde mutlaka meyveye yer verilmesi gerektiğini ifade eden Tığlı, “Özellikle Ramazan sofralarında yenilen tatlılar sebebi ile sağlıklı ara öğünlere pek sıra gelmemekte. Bir ara öğünde meyve diğerinde fındık, ceviz, badem ve süt ürünlerinden birini tüketirseniz dengeli beslenmiş olursunuz. Tatlı ihtiyacınız olduğunda yine Ramazan ayında en masum tatlı olan dondurmayı tercih etmenizi tavsiye ederim. Hem tatlı ihtiyacınızı bastırmak hem de metabolizmanızı canlı tutmak için 1-2 fincan tarçınlı yeşil çay içebilirsiniz” şeklinde konuştu.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.