Ramazan'da En Sık Görülen Hastalıklar

Ramazan'da uzun süreli açlık ve susuzluk nedeniyle çoğu kişide aynı rahatsızlıklar görülebilir. İşte en sık görülen rahatsızlıklar...

Ramazan'da uzun süre açlık ve susuzluk, bazı hastalıklara neden olabilir.

İşte oruç tutanların Ramazan ayı boyunca en fazla karşılaştığı rahatsızlıklar ve alınacak önlemler...

- Kabızlık:

Aşırı rafine gıda alan, az su içen ya da lifsiz beslenen oruçlularda görülebilir. Kabızlık nedeniyle hemoroid ve karın şişmesi de oluşabilir. Önlem olarak çikolata, pasta gibi rafine gıdalardan sakınılmalı, su içmeyi artırmalı ve lifli gıdalar alınmalı.

- Tansiyon düşmesi:

Öğleden sonraları oruçlu insanlarda tansiyon düşmesi olabilir. Az sıvı alınması ve tuzsuz yenmesi tansiyon düşmesini artırabilir.

- Baş ağrısı:

Özellikle iftara doğru baş ağrısı görülebilir. Eğer düşük kan basıncı ile birlikteyse baş ağrısı ciddi olabilir ve iftar öncesi kusma yapabilir.

- Kan şekerinin düşmesi:

Halsizlik, titreme, kötü konsantrasyon, fiziksel aktivite yapamama, baş ağrısı, çarpıntı, kan şekeri düşmesinin sonuçlarıdır. Sahurda aşırı şekerli yemek ensülin salınımını artırarak gün içinde kan şekeri düşmesine sebep olabilir.

- Mide yanması:

Ramazan'da boş midede oluşan asit salgısının artması mide hastalıklarını ortaya çıkarabilir. Kahve, kola ve acılı yemekler de mide hastalarına olumsuz etkide bulunur. Özellikle mide şikayeti olanlar doktoruna danışarak oruç tutmalıdır.

- Bulantı ve kusma:

Ramazan'da uzun bir açlık dönemi sonrası iftarda bol miktarda alınan gıdalardan sonra bulantı ve kusma görülebilir. En sık rastlanılan nedeni gastrit, mide veya oniki parmak ülseri, besin zehirlenmeleri, safra kesesi iltihabı, pankreas iltihabı gibi durumlardır. Kusma genellikle yemekten yarım ile 2 saat sonra ortaya çıkar. Ramazan'da ortaya çıkan kusmanın da önemli ve acil tedavi gerektiren nedenleri olabilir, bu nedenle kusma ortaya çıktığında doktorunuza başvurunuz.

REFLÜ ŞİKAYETLERİ OLANLAR RAMAZAN'DA NE YAPMALI?

Reflünün uzun süren açlık sonrası, dikkatsizce yüksek kalorili ve fazla miktarda yiyecek yenmesi en önemli nedendir. Oruç tutarken iftarda yüksek kalorili ve yağlı yiyeceklerden kaçınmak, reflü olasılığını azaltan etmenlerdendir. Sahurda hafif yiyecekler yemek ve yemek yedikten sonra hemen yatmamak gece reflülerini engelleyecektir. Sigara ve alkol alınmaması, çikolata, kahve, biberli, yağlı baharatlı yiyeceklerden uzak durulması önemli yarar sağlar.

ORUÇ TUTMAK KARACİĞERİ ETKİLER Mİ?

Ramazan ayında hızlı ve kontrolsüz alınan kilolar karaciğerde yağlanmaya yol açabilir. Karaciğer yağlanması, ilerleyerek karaciğer iltihabına (hepatit) ve daha da ilerler ise karaciğer fonksiyon kayıplarına yol açabilen ciddi tablolara neden olabilir. Özellikle kronik karaciğer hastalığı (hepatit) olan kişiler oruç tutmaya başlamadan önce doktorlarına kontrol olmalı ve gerekli önerileri almalıdır.

KALP HASTALARI ORUÇ TUTABİLİR Mİ?

Kalp hastalığının derecesine göre kontrol altındaki kalp hastaları oruç tutabilirler. Ancak kalp hastası olan kişinin mutlaka bu konuda kendisini takip eden doktoruna danışması gerekir. Son 1 yıl içinde kalp krizi hikayeniz yoksa, semptomları ilaç tedavisiyle kontrol altında olan kalp, damar ve yüksek tansiyon hastasıysanız doktorunuza danışarak oruç tutabilirsiniz.

ASTIM HASTALARI ORUÇ TUTABİLİR Mİ?

Astım hastalarının oruç tutarken uzun süre susuz kalmaları gerekiyor. Uzun süre susuz kalındığında solunum sistemindeki özellikle de akciğerlerdeki salgıları daha fazla kurutarak bronşlarda daralmalar meydana getirebiliyor. Astım ve sinüzit, susuzluktan en fazla etkilenen iki hastalık olarak biliniyor. Ayrıca uzun süren açlığın sonucunda düşen kan şekerinin bir seferde çok fazla yemek yiyerek yükseltilmeye çalışılması astım hastalarının yüzde 80'inde var olan reflüyü tetikleyerek astım ataklarını ortaya çıkarabiliyor. Bu yüzden astım hastalarının küçük porsiyonlar halinde azar azar ve sık beslenmesi gerekir. Kızartma gibi yağlı besinlerden, iftardan hemen sonra yenilen kakaolu tatlılardan uzak durmaları gerekir. Özellikle gece geç saatte yatmadan hemen önce yenen yemekler sıklıkla reflüye neden olur.

Kimlerin oruç tutması risk taşır

- Son 1 yıl içinde yeni kalp krizi geçirenler

- Kalp hastalığına bağlı kontrol altına alınamayan şikayeti olanlar

- Çoklu ilaç kullanımını gerektiren kalp yetmezliği olanlar

- Kontrolsüz hipertansiyon hastaları

- Kalp kapak protezi ya da artmış inme riski nedeniyle kan sulandırıcı ilaç kullananların oruç tutmaları sağlıklı değildir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.