Peygamberimizin Tavsiye İsteyen Sahabiye Cevabı

Sahabeler Peygamber Efendimizin (s.a.v) her an yanında bulunmaya gayret gösterir sorularla Efendimizden istifade ederlerdi. Böyle bir günde Peygamberimizden (s.a.v) tavsiye isteyen bir sahabiye Efendimizin cevabı...

“Ey insanlar! Allâh’a tevbe edip O’ndan af dileyiniz. Zira ben O’na günde yüz defa tevbe ederim.” (Müslim, Zikir, 42) buyuran Allah Rasûlü’nü örnek almalı ve istiğfarı gönlünde ve dilinde bir vird hâline getirmelidir.

Muâz bin Cebel -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e:

“–Yâ Rasûlâllah! Bana bir tavsiyede bulunun?” dedim.

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdular:

“–Gücünün yettiği kadar Allâh’a karşı takvâ sahibi ol! Her taşın ve her ağacın yanında Allâh’ı zikret! İşlediğin kötü işten dolayı da gizlisine gizlice, açığına açıkça tevbe et!” (Heysemî, X, 74)

Yine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bildirdiği üzere tevbe kapısı da Güneş Batı’dan doğuncaya kadar açık kalacaktır.[2] Ayrıca Cenâb-ı Hakk’ın tevbe eden kulu dolayısıyla ne kadar çok sevindiğini, yine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle haber vermektedir:

“Kulunun tevbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu sevinç, sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çok daha fazladır.” (Buhârî, Daavât, 4; Müslim, Tevbe, 1, 7, 8)

Unutmamalı ki;

“Henüz gencim, daha önümde çok uzun yıllar var, daha sonra tevbe edip hâlimi ıslah ederim, Allah da affeder…” deyip; ibadetleri, sâlih amelleri ve tevbeyi -gelip gelmeyeceği meçhul olan- yarınlara ertelemek, büyük bir gaflettir. Cenâb-ı Hak biz kullarını bu hatâya düşmekten şöyle îkaz buyurur:

“Sakın şeytan, Allâh’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın!” (Bkz. Lokmân, 33)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Şebnem Dergisi, Yıl: 2020 Ay: Ocak Sayı: 179

 

İslam ve İhsan

TAKVA İLE İLGİLİ AYETLER

Takva İle İlgili Ayetler

TAKVA NEDİR? TAKVA İLE İLGİLİ HADİSLER

Takva Nedir? Takva ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.