Özgüveni Düşük Gençler İnterneti Daha Çok Kullanıyor

Türkiye'de 26 üniversiteden 2 bin 806 öğrenciyle yapılan araştırmada, özgüveni düşük gençlerin interneti daha çok kullandığı ortaya çıktı.

Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin ve İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Birol Gülnar, Türkiye'de üniversite öğrencilerinin internet kullanım tiplerini (iletişim, eğlence ve bilgilenme) ve ruh sağlığı ilişkisini ortaya koymayı amaçlayan bir çalışma yürüttü.

Türkiye'de 26 üniversitede, 2 bin 806 öğrenci arasında alan araştırması gerçekleştiren Gülnar, çalışmayla ilgili bilgi verdi.

Gülnar, üniversite öğrencilerinin internet kullanım düzey ve amacını ortaya koymaya çalıştıklarını söyledi.

İnternet kullanımında, "psikolojik şartlar, ruh sağlığı ve internet kullanımı" etkileşimini incelediklerini aktaran Gülnar, farklı göstergeleri bulunan ruh sağlığıyla ilgili özgüven düzeyini ölçmeye çalıştıklarını bildirdi.

İNTERNET İLETİŞİM VE EĞLENCE AMACIYLA KULLANILIYOR

Araştırmada ilginç bulgulara ulaştıklarına dikkati çeken Gülnar, gençlerin interneti yoğun kullandıklarına şahit olduklarını ifade etti.

Öz güven düzeyiyle internet kullanımı arasındaki ilişkiyi incelediklerini anlatan Gülnar, şu değerlendirmede bulundu:

"Öz güven arttıkça internet kullanımının azaldığını, öz güven düştükçe internet kullanımının arttığını gördük. Daha düşük öz güvene sahip kişilerin interneti daha yoğun kullandığını şahit olduk. Bu kişilerin interneti iletişim, eğlence, video ve film izlemek maksatlı kullanımlarının yüksek olduğunu gördük. Düşük özgüvene sahip öğrencilerin negatif psikolojik şartları bertaraf etmek maksadıyla interneti daha çok iletişim ve eğlence amaçlı kullandıklarını görüyoruz. Negatif şarttan kurtulmak için değişik iletişim gruplarına dahil olarak insanlarla iletişim kurmaya çalışılıyor."

İnternet kullanımıyla ruh sağlığı arasında negatif ilişki olduğuna işaret eden Gülnar, yüz yüze iletişim korkusu olanların interneti, iletişim amaçlı kullandıklarını tespit ettiklerini ifade etti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.