Örümcek Ağındaki İlâhî Sanat

Doğa Bilimleri Derneği Genel Sekreteri Biyoteknolog Müge Kanay, günümüz teknolojisinin bile çözemediği örümcek ağının özelliklerinin nihayet ortaya çıkarıldığını söyledi.

 ÖRÜMCEK AĞINDAKİ İLÂHÎ SANAT

Doğa Bilimleri Derneği Genel Sekreteri Biyoteknolog Müge Kanay, günümüz teknolojisinin bile çözemediği örümcek ağının özelliklerinin nihayet ortaya çıkarıldığını söyledi. Oxford Üniversitesi öğretim üyelerinin yaptıkları son keşfe göre, örümcek ağının sisteminin bilinenden çok daha kompleks ve sıra dışı olduğunu belirten Kanay, araştırmalara göre, uçan böceklerin üzerinin polenler, kirleticiler ve hava yoluyla taşınabilecek maddelerle kaplı olduğunu anlattı.Havada uçuşan her şeyin elektrikle yüklü olduğunu vurgulayan Kanay, fizik kurallarına göre, bir maddenin diğer maddeye yapışabilmesi için zıt kutuplar olması gerektiğini, dolayısıyla da polenin böceğin üzerine yapışabilmesi için, birinin artı, diğerinin eksi yüklü olmasının şart olduğunu aktardı.

Kanay, bir böceğin örümcek ağına yapışabilmesi için de yine birinin artı, diğerinin eksi yüklü olması gerektiğinin altını çizerek, şu bilgileri verdi: “Aynı kutuplar birbirlerini iter. Bu durumda örümcek ağının polenleri yakalayamaması gerekir. Üzeri polenle kaplı bir böceğin ağa yapışmaması demek, böceğin kolaylıkla kaçabilmesi anlamına gelir. İşte tam bu aşamada hiç beklenmedik bir şey gerçekleşir. Örümcek ağı, hem böceğe hem de polene yapışır. İyi ama fizik kurallarına göre imkansız olan bu durum, nasıl olur da gerçekleşir? Nasıl olur da örümcek ağlarını inceleyince üzeri polen kaplı böceklerle karşılaşabiliriz?”

HAVA VE ÇEVRE KİRLİLİĞİ İLE UÇAK KAZALARINA ÇÖZÜM!     

Kanay, Oxford Üniversitesi Zooloji Bölümünden Prof. Dr. Fritz Vollrath’a göre, örümcek ağının fizik kurallarını değiştiren özelliğinden yola çıkarak, çevre kirliliğiyle mücadele edilebileceğini kaydetti. Vollrath’a göre, havadaki polenleri ve kirleticileri de yakalayabilen bir özelliğe sahip olan örümcek ağlarının endüstriyel sensör gibi kullanılabileceğini belirten Kanay, “Dünyanın farklı yerlerinden örümcek ağları toplanıp incelenerek, bölgedeki hava kirliliği ve çevre kirliliği tesbit edilebilir.Bu sistem, bugün kullanılan endüstriyel sensörlerden hem çok daha ucuz hem de çok daha yüksek bir verime sahip olacaktır” diye konuştu. Doğa Bilimleri Derneği Genel Sekreteri Biyoteknolog Müge Kanay, Vollrath’ın, söz konusu keşifle ilgili başka bir tesbiti daha bulunduğunu dile getirerek, “Yine kendisine göre, bu keşif aynı zamanda havacılık endüstrisi açısından çok büyük bir öneme sahiptir.

Havada uçuşan tüm nesnelerde statik elektrik bulunur. Bir uçak bile gökyüzünde uçarken, etraf ne kadar boş görünürse görünsün, üzeri havadaki nesnelerden uçuşan statik elektrikle kaplanmaya başlar. Bu da bir risk oluşturur. Örneğin helikopterler, iniş yaparken üzerlerindeki statik elektriği aniden boşaltırlarsa havaya uçarlar.

Eğer örümcek ağlarındaki dünyanın elektriksel ağını belirli bir bölge içerisinde etkisiz hale getirme özelliğini taklit edip, uçakları ve helikopterlerimizi bu malzeme ile kaplayabilirsek, o zaman havacılık tarihinin en büyük kazalarından biri olan Hindenburg felaketi gibi olaylara karşı da tedbir almak ve daha güvenli uçuşlar gerçekleştirmek de mümkün olabilir” ifadelerini kullandı.

 FİZİK KURALLARINI ALT ÜST EDİYOR

Oxford Üniversitesinden bilim insanlarının yaptığı araştırmanın, örümcek ağının fizik kurallarını alt üst eden çok kompleks bir özelliğe sahip olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan Kanay, şunları anlattı: “Örümcek ağının tüm yüzeyini kaplayan elektrostatik özelliğe sahip madde, ağın hem uçan böcekleri hem de böceklerce taşınan kir ve polenler ile benzer tüm parçacıkları yakalamasını sağlar. Ancak bu kadarla kalmaz.Bu madde, örümcek ağı üzerinde sadece birkaç milimetrelik çok ufak bir alanda, dünyanın elektromanyetik alanını bozar ve böylece artı ya da eksi yüklü olup olmadığı fark etmeksizin her cismin üzerine yapışabilir. Bilim adamlarının aklını yıllardır kurcalayan bir diğer soru, nasıl olup da böceklerin örümcek ağını fark etmediğidir.

Birçok böcek, bulundukları bölgede en ufak bir elektriksel değişiklik olsa bunu hissedebilecek kadar hassas sensörlere sahiptir. Antenleri adeta bir elektronik sensör gibi çalışır. Antenin ucu, böceğin vücudunun geri kalanından farklı bir elektrik yükü ile yüklüdür. Böylece böcek, elektrik yüklü bir nesneye yaklaştığında, antenin ucu bu küçücük değişikliği dahi hisseder.

Böceğin, bu kadar hassas sensörlere rağmen, ağı tesbit edemeyip, yakalanmasının sebebi, ağın milimetrelik bir bölgesinde dünyanın elektriksel alanını bozmasıdır.”

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.