Öğretmen Talebesini Nasıl Terbiye Eder?

Hazret-i Mevlânâ'nın nohut pişiren bir hanım ile pişirdiği nohutları konuşturduğu müthiş hikayesinde bir öğretmenin talebesine maddî-mânevî eğitimi bir arada vermesi gerektiği anlatılıyor.

Dünyada en zor iş, ham nefsin olgunlaştırılmasıdır. Nefsin ıslahı, yani onun sertlik ve kabalıklarının yontulup makbul bir hâle getirilmesi, hoyratlıklarının giderilip rûha ferahlık verecek bir hâle getirilmesi; birçok yorucu merhaleden geçmeyi gerektirir.

Hamlıktan kurtulmak, çile ve ıstıraplara göğüs germe sanatıdır. Emeksiz yemek pişmez. Zahmete tahammül etmeden, rahmet tecellî etmez. Cefâ çekmeden safâya erilmez. Ham demire -ateşe sokulmadan- bir dekor verilemez.

Beden terbiyesiyle meşgul olan bir antrenör; sporcusunun yediğine, içtiğine karışır, uykusuna, uykusuzluğuna müdahale eder ve dâimâ çalıştırır. Terlese de çalıştırır, yorulsa da gereken idmanları yaptırır.

Zihin terbiyesiyle meşgul muallim de, talebesini muhabbetli bir disiplin ile terbiye eder. Ona zihnini saatlerce meşgul edecek, yoracak, geliştirecek problemler çözdürür. Bilgi ve tecrübesini artıracak vazifeler verir, yazdırır, okutur, ezberletir.

Nefsin, arzularına konulan tahditlerden hoşlanmaması gibi; gördüğü tâlim ve terbiyenin hakikatini henüz idrâk etmemiş talebe de vazifelerden, mes’ûliyetlerden, disiplinden rahatsız olur.

MEVLÂNÂ’DAN NOHUTLU MESAJ!

Hazret-i Mevlânâ nohut pişiren bir hanım ile pişirdiği nohutları konuşturur. Onların hâl lisânına, insan yetiştirmekteki sabır ve sebat imtihanının nice hakikatini söyletir:

“Tenceredeki ham nohuda bak! Ateşte kaynayan sudan canı yanınca nasıl da yukarı doğru sıçramaya başlar, yüzlerce taşkınlık göstermeye koyulur.

(Kendisini pişirip yemek hazırlayacak olan hanıma hâl lisânıyla der ki:)

«–Niçin beni ateşlere salıyorsun? Madem beni satın aldın, ne diye beni bu cefâlara dûçâr ediyorsun, benim canımı yakıyor, beni horluyorsun?»

Evin hanımı da, nohuda kepçe ile vurarak der ki:

«–Hayır, iyice kayna, adamakıllı piş de, ateşten sıçrayıp kaçmaya kalkışma! Ben seni hor gördüğümden, istemediğimden, sevmediğimden ötürü kaynatmıyorum. Bir tat, bir lezzet elde edesin de gıda hâline gelesin, yenesin, cana karışasın diye kaynatıyorum. Yoksa seni cefâlara salmak, seni horlamak için değil.»”

NOHUDU PİŞİR, NOHUDA ZULMETME!

Nasıl, nohudu pişiren aşçı, nohuda zulmetmek değil, onu değerli bir hâle getirmek maksadıyla hareket ediyorsa; nefsin terbiyesinde gereken disiplin ve kaideler manzûmesini tatbik eden bir anne-baba, bir muallim, sorumluluğu altındakilerden mes’ul herhangi bir âmir de bu iyi niyet ve arzu içindedir.

Çocuğunu eğitmeye kıyamayan anne-babalar, öğrencisini terbiye etmeye kıyamayan öğretmenler aslında onların dünyalarına da âhiretlerine de kıymış olurlar. Eğer kadın; nohudun sızlanmasına kulak assa, o nohut çok geçmeden insanın dişlerini parçalar. Tıpkı bunun gibi mânevî bakımdan ham bırakılan evlâtlar da neticede aileyi de toplumu da felâkete götürürler.

Yazının devamı için tıklayın.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Ağostos 2014, 114. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.