Obezlerin Çocukları Risk Taşıyor

Bilim adamları, obez ebeveynlerin çocuklarının gelişimsel aksaklık riskine daha açık olduğunu bildirdi.

ABD Sağlık Bakanlığına bağlı Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) tarafından yapılan araştırmada, obez anne ve babaların çocuklarının, erken gelişim safhasında sosyal, zihinsel ve motor yetenekleri bakımından yaşıtlarının gerisinde kaldığı belirlendi.

Sağlık Bakanlığının New York Eyaletinde yürüttüğü "Upstate Kids" sağlık taramasının verilerini kullanan araştırmacılar, 2008-2010 arasında, doğumdan 4 ay sonra taramaya katılan 5 binden fazla anne ve çocuğa ait test sonuçlarını incelemeye aldı.

PERİYODİK TESTLER YAPILDI

New York dışında kalan eyaletteki tüm yerleşimleri kapsayan araştırmada çocuklar, dört aylıktan üç yaşını tamamlayana kadar altı periyodik gelişim testine tabi tutuldu.

Testlerde, obez annelerin çocuklarının yüzde 70'inin, ince motor yetenekleri denilen el ve parmak gibi küçük kas gruplarını kontrol etmeye yönelik yeteneklerin gelişiminde yaşıtlarının gerisinde kaldığı tespit edildi. Ayrıca obez babaların çocuklarının yüzde 75'inde sosyal yetilerinin zayıf olduğu, her iki ebeveyni de obez olan çocukların ise problem çözme testlerinde yaşıtlarından üç kat fazla başarısız olduğu gözlendi.

SEBEBİ KESİN OLARAK BİLİNEMİYOR

Ebeveyn obezitesinin neden çocuk gelişiminde aksaklığa yol açtığının kesin olarak bilinmediğini kaydeden araştırmacılar, obezitedeki vücut iltihaplanmasının gebelikte çocuğun beyin gelişimine ket vurabileceği veya obezitenin gen ifadesini olumsuz etkileyebileceği gibi varsayımlar üzerinde duruyor.

NIH'ye bağlı Çocuk Sağlığı ve İnsan Gelişimi Enstitüsü tarafından yürütülen araştırmanın sonuçları Amerikan Pediatri Akademisi yayını "Pediatrics" dergisinde yayımlandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.