Müslümana Özel Bir Elbise Var mıdır?

Müslümanın giyim-kuşamı nasıl olmalıdır? Müslümana mahsus özel bir elbise şekli var mıdır?

Müslüman erkek veya kadının örtülmesi gereken yerler âyet ve hadislerle belirlenmiştir. Bu dışarıda erkeğin göbekle diz kapağı arası, kadının ise el, ayak ve yüz dışındaki bütün vücudunun örtülmesi şeklinde olur. Allah Resûlü (s.a.s) belli bir elbise modeli üzerinde durmamıştır.

MÜSLÜMANIN GİYİM-KUŞAMI NASIL OLMALIDIR?

Gerek Hz. Peygamber (s.a.s) ve gerek dört halife döneminde çeşitli giyim kuşamı olan topluluklar İslâm’a girmiş fakat bunlara modeli belirli standart giysi tipi öngörülmemiştir. Yalnız şu dört çeşit elbise bunun dışında tutulmuştur:

1) Küfür ehli için sembol niteliği taşıyan giysi. Hz. Peygamber (s.a.s), bir gün İbn Amr’ın (r.a.) üzerinde usfur ile boyalı giysi görmüş ve bunun ehl-i küfre ait olduğunu bildirerek giyilmemesini, hatta yakılmasını emretmiştir. Bazı bilginler bu yasağı haramlığa bazısı ise kerahete hamletmiştir.[1] Günümüzde müslüman bir din bilgininin papaz kıyafeti ile dolaşması veya tişörtün ön veya arkasında büyük bir haç şeklinin bulunması buna örnek verilebilir.

2) Erkek için ipek elbise. Çeşitli hadislerde ipek elbisenin erkeklere yasaklandığı görülür.[2] Kadınlara serbest bırakılması, sadece israftan kaçınmak için yasaklanmadığını gösterir. Erkeğin ayrıca altın takı takmasının da çirkin görülmesi, erkeklerin bu gibi süslü görüntü yerine daha ağır başlı bir giysi modeli tercih etmelerinin uygun olacağı anlamını taşımaktadır.

3) Erkeklerin kadın elbisesi, kadınların da erkek elbisesi giymesi caiz görülmemiştir. Çünkü Resûlullah (s.a.s) karşı cinse benzemeye çalışan erkek veya kadına lânet etmiştir.[3]

4) Başkalarına karşı büyüklük taslamak için giyilecek elbise. Hz. Peygamber (s.a.s) başkalarını küçümsemek, kendini onlardan üstün görmek amacıyla giyilecek elbiseyi yasaklamıştır.[4]

Fısk ehlinin giydiği manto, kürk ve benzeri giysiler örtünmeye uygun olur ve herkesçe giyilmeye başlarsa, bu konuda oluşan örf sebebiyle giymek caiz olur. Samur, tilki vb. hayvanların derisinin kullanıldığı kürk mantolar için de hüküm böyle olmalıdır. Ancak derisi süslü bazı hayvanların sırf süslü kürk için, nesli tükenecek şekilde avlanması caiz olamaz. Çünkü her hayvanın neslini sürdürme hakkı vardır. Nitekim Resûlullah’ın (s.a.s) kuş yuvasındaki yumurtalara zarar vermek isteyenleri uyardığı bilinmektedir. Ancak sosyal ve çevre şartları yüzünden bu gibi giysiler mutat giysi hâline gelmişse, müslümanın da bunları giymesinde bir sakınca bulunmaz. Yeter ki giysi dar olmasın, altını göstermesin ve evden dışarı çıkmada dış giysi niteliklerini taşısın.

Dipnotlar:

[1] Ali Nasif, Gâyetü’l-Me’mûl, Mısır, 1381, s. 156. [2] bk. Buhârî, Libâs, 38, Cenâiz, 2, Hibe, 28; Nesâî, Zinet, 40, Tatbik, 7; İbn Mâce, Libâs, 19. [3] Buhârî, Libas, 61; Ebû Dâvud, Libâs, 28; Tirmizî, Edeb, 34; İbn Mâce, Nikâh, 22. [4] Ebû Dâvud, Libâs, 5, IV, 44, H. No: 4029.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

GİYİM VE KUŞAM İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Giyim ve Kuşam ile İlgili Ayet ve Hadisler

PEYGAMBERİMİZİN GİYİM KUŞAM ADABI

Peygamberimizin Giyim Kuşam Adabı

İSLAM’A GÖRE GİYİM KUŞAM NASIL OLMALIDIR?

İslam’a Göre Giyim Kuşam Nasıl Olmalıdır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.