Mü'min Suresi 60. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Mü'min Suresi 60. ayeti ne anlatıyor? Mü'min Suresi 60. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Mü'min Suresi 60. Ayetinin Arapçası:

وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُون۪ٓي اَسْتَجِبْ لَكُمْۜ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَت۪ي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِر۪ينَ۟

Mü'min Suresi 60. Ayetinin Meali (Anlamı):

Rabbiniz şöyle buyuruyor: “Bana dua edin, size cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler, yakında perişan bir halde cehenneme gireceklerdir.”

Mü'min Suresi 60. Ayetinin Tefsiri:

Resûlullah (s.a.s.): “Dua, ibâdetin tâ kendisidir” buyurmuş, sonra bu âyet-i kerîmeyi okumuştur. (Ebû Dâvûd, Vitr 23/1479; Tirmizî, Tefsir 40/3247) Buna göre âyetin mânası şöyle olur: “Benim tek olduğumu kabul edin ve bana kulluk yapın. Ben de sizin kulluğunuzu kabul edip günahlarınızı bağışlayayım.” Bununla birlikte Rabbimizden ihtiyaçlarımızı talep ettiğimiz dua ve niyazlarımız da şüphesiz bu âyetin emri dâhilindedir ve bunlar da Allah’a kulluğumuzun mühim bir yönünü teşkil eder. Nitekim âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

Rasûlüm! Kullarım sana beni sorarlarsa, şüphesiz ben onlara çok yakınım. Bana dua edenin duasına icâbet ederim. Öyleyse onlar da benim davetime uysunlar ve bana iman etsinler. Böyle yaparlarsa, en doğru yolu bulmuş olurlar.(Bakara 2/186)

“Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Çünkü O, aşırı gidenleri sevmez.” (A‘râf  7/55)

Dua, Allah’a kulluğun özüdür. Çünkü dua ile kişi, ihtiyacını temindeki aczini idrak etmiş, bunu ancak her şeye gücü yeten Rabbinin lûtfedeceği şuuruna ermiş ve bu sebeple O’na iltica etmiş olmaktadır. Bu bakımdan:

“De ki: «Eğer kulluğunuz ve yakarmanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin ki?»” (Furkan 25/77) âyet-i kerîmesini, “Allah katında, duadan daha kıymetli bir şey yoktur” (Tirmizî, Deavât 1/3370) şeklinde açıklayan Efendimiz (s.a.s.):

“Allah’ın fazlından isteyin! Zira Allah Teâlâ, kendisinden istenilmesinden hoşlanır” (Tirmizî, Deavât 115/3571) buyurmak sûretiyle, bizleri sürekli Allah’tan istemeye teşvik etmiştir.

Ebû Hureyre (r.a.)’den gelen bir hadis-i şerifte de Efendimiz (s.a.s.): “Bütün ihtiyaçlarınızı Allah’tan isteyin, hatta ayakkabı bağınızı bile! Çünkü Allah kolaylaştırmazsa, ayakkabı bağını elde etmeniz bile kolay olmaz!” (Beyhakî, Şuab, II, 41/1118) buyurmakta ve müslümanın hayatını dua ile bütünleştirmektedir.

Peygamber Efendimiz’in her tavsiyesine olduğu gibi, bu tavsiyesine de sıkı sıkıya yapışan Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle demiştir:

“Her işimde Allah’a dua ederim, hattâ hayvanımın yürüyüşüne genişlik ve kolaylık vermesi hususunda bile… Bundan dolayı, beni sevindiren sonuçlarla da karşılaşırım.” (Buhârî, el-Edebü’l-müfred, no: 628)

Fudayl b. Iyâz Hazretleri, ârif, fâzıl, Allah korkusu sebebiyle çok ağlayan bir zât idi. Aynı zamanda güvenilir bir hadis râvîsiydi. Bu zât yine o devirde yaşayan âbide, zâhide, Allah sevgisi ve korkusuyla çok ağlayan Şi’vâne Hâtun ile karşılaşmıştı. Fudayl ona:

“–Bana dua et” dedi. Şi‘vâne Hâtun şu cevâbı verdi:

“–Fudayl! Allah ile aranda, dua ettiğin zaman duanı kabul edeceği bir yakınlık yok mu ki benden dua istiyorsun.”

Bu muhteşem sözü duyan Fudayl hıçkırıklara boğularak kendinden geçti. (İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-safve, IV, 56)

Mevlânâ Hazretleri şöyle anlatıyor:

Cenâb-ı Hakk: “Ey Mûsâ! Bana günah işlemediğin, kötü söz söyleme­diğin bir ağızla dua et, sığın!” buyurdu. Hz. Mûsâ: “Benim öyle ağzım yok” dedi. Hak Teâlâ da buyurdu ki: “Öyle ise, bize başkalarının ağzıyla dua et! Sen, bana başka birisinin ağzıyla yâni, başkasının ağzından «Allahım!» diye yalvar, dua et! Çünkü sen, başkasının ağzıyla günah işlemediğin için o ağız temizdir, günahsızdır. Daha açıkçası öyle hareket et ki, başkalarının ağzı gece gündüz sana dua etsin. Sen, başka birinin ağzı ile kötü söz söylemediğin, günaha girmediğin için o başka birinin özür dileyen ve dua eden ağzı yok mu, işte o ağız senin için günah etmediğin bir ağızdır. Yâhut da kendi ağzını günahtan, kötü sözlerden arıt, temizle; rûhunu günah yükünden kurtar, çevik hale getir.”

Allah’ı zikretmek, tertemiz bir haldir. O tertemiz hâl gelince, temizlik erişince; pis hâl, pislik yükünü toplar, dengini bağlar, dışarı çıkar gider. Zıtlar zıtlardan kaçar. Nasıl ki güneş doğunca gece dayanamaz, kaçar gider! Allah’ın tertemiz adı, ağza gelince, yâni zikir başlayınca, ne pislik kalır, ne de gam ve keder. (Mesnevî, 180-189. beyitler)

Ancak Allah’a iman ve mârifetten mahrum oldukları için kibirlenerek O’na duadan, ibâdetten ve kulluktan yüz çevirenler, bir gün gelecek istemeyerek de olsa mutlaka Allah’ın emrine boyun eğeceklerdir. Ölümden kaçamayacak, hesaptan kurtulamayacak ve aşağılanmış, zelîl ve makhûr bir halde cehenneme gireceklerdir. İşte Allah’a karşı büyüklenmenin cezası budur.

Oysa Allah Teâlâ, kendisine dua, ibâdet ve kulluk yapılacak, el açıp en temiz duygularla yalvarılacak tek ilâhtır. O’ndan başka bun layık olan ikinci bir varlık yoktur. Bu hakikatin sayısız delili olmakla birlikte burada şunlara yer verilir:

Mü'min Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Mü'min Suresi 60. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.