Muhammed Mursi Neden Devrildi?

İslam dünyası olarak oldukça sancılı günler yaşıyoruz. Özellikle emperyalist çıkar çatışmasına sahne olan Ortadoğu coğrafyasının halkları bir taraftan emperyalist çevrelerin bu bölgeye yönelik saldırgan politikalarının bedelini en ağır şekilde öderken, diğer taraftan otoriter, despotik yönetimlerin kendi halklarına reva gördüğü zulüm bu sancıyı katmerleştiriyor da katmerleştiriyor.

“Mısır’ın devrimci gençleri. Dünyayı kendinize hayran bıraktınız. Siz bugünün, yarının, şimdinin ve geleceğin gençlerisiniz. Hatta siz vatansınız. Azim ve sebatınızla bu devrim sancağını kaldıracağınıza ve onu onurlu zafere ulaştıracağınıza inanıyorum. Devrim, devrim. Sabır, sabır. Şimdiden, bizden sonraki yeni nesillere nasıl sabrederek kazandığınızı, neleri feda ederek bu mücadeleyi kazandığınızı anlatırken görüyorum.”

-Muhammed Mursi, Mısır’ın Seçilmiş İlk Cumhurbaşkanı-

İslam dünyası olarak oldukça sancılı günler yaşıyoruz. Özellikle emperyalist çıkar çatışmasına sahne olan Ortadoğu coğrafyasının halkları bir taraftan emperyalist çevrelerin bu bölgeye yönelik saldırgan politikalarının bedelini en ağır şekilde öderken, diğer taraftan otoriter, despotik yönetimlerin kendi halklarına reva gördüğü zulüm bu sancıyı katmerleştiriyor da katmerleştiriyor.

Geçen ay Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin kendisinin atadığı Genelkurmay Başkanı Abdulfettah Sisi tarafından devrilip hapse atıldıktan tam 6 yıl sonra duruşma salonunda vefat etmesi ve sonrasında yaşananlar Mısır ve genel anlamda tüm Ortadoğu halklarının yaşadığı zulmü bir kez daha dünya gündemine taşıdı.

Muhammed Mursi Ortadoğu coğrafyasının despotik yönetimlerinin zulmüne kurban verilen ilk lider değil şüphesiz. Hasan el-Benna, Seyid Kutup ve daha niceleri rejimlerin gadrına uğrayan isimlerdi… Temenni etmeyiz ancak mevcut konjonktür sürdüğü müddetçe öyle gözüküyor ki Mursi, katledilen siyasi liderlerin sonuncusu da olmayacak.

Çünkü despotik yönetimlerini sürdürmek adına, kaba gücü, zulmü, vahşeti, araç haline getirmiş rejimlerin hâkimiyeti, despotizmi hüküm sürüyor Ortadoğu’nun çok geniş bir bölümünde...

Mısır tarihinin gelmiş geçmiş ilk ve tek seçilmiş cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi, kanlı bir darbe ile devrilip 6 yıl boyunca kaldığı hücre ardına atılmadan önce şunları söylüyordu:

“Ülkenizin aslanlarını öldürmeyin, düşmanlarınızın köpeklerine yem olursunuz. İslam dünyası olarak aslanlarımızı öldürmeyi daha ne kadar sürdüreceğiz?”

Evet, despotik rejimlerini koruma adına vatandaşlarını acımasızca katleden, bu uğurda hapishanelerini tıka basan dolduran yönetimler yüzünden Ortadoğu, merhum Mursi’nin dediği gibi bugün ne yazık ki düşmanlarının köpeklerine yem olmuş durumda.  ABD öncülüğündeki Batı dünyası, halklarından kopuk, antidemokratik yönetimleri meşrulaştırmanın faturası olarak on yıllardır bölgenin kanını emiyor, hem ekonomik hem de siyasi anlamda. Despotik rejimleri Batı emperyalizminin kendilerine dayattıkları politikaları kabul etmek zorunda bırakıyor.

Mesela Mısır, darbeden bu yana iyiden iyiye İsrail’in emrine girmiş bulunuyor. Darbe lideri Sisi, ABD ve İsrail’in bir dediğini iki etmiyor. Sisi’nin ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti, Golan Tepeleri’ni de İsrail toprağı olarak tanımasına sessiz kaldığını hatırlatalım.

Sadece Mısır mı? Siyon Mirası Dostları Merkezi Başkanı Mike Evans, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid’in İsrail’e birçok Yahudi’den daha fazla destek verdiğini söylemesi boşuna değil.

Trump, Riyad yönetimini “Biz olmasak iki hafta içerisinde rejiminiz yok olur” diye tehdit edip milyon dolarlık silah satıyor.

Tüm bunlar, İslam dünyasının düşmanlarının köpeklerine yem olduğunun göstergesi.

MUHAMMED MURSİ’Yİ KİM ÖLDÜRDÜ?

Ortadoğu’nun etkili haber sitelerinden Middeleasteye’ın editörü David Hearst, 6 yıl boyunca kaldığı hücrede yavaş yavaş öldürülen Mursi’nin ölümünden sadece Sisi’yi sorumlu tutmanın doğru olmadığını sadece Sisi’nin değil darbe sürecinden bu yana tüm olup bitenlere izin verenlerin de sorumlu tutulması gerektiğine dikkat çekiyor.

El-hak, yerinde bir tespit. Mursi iktidarını el birliği ile deviren yerel ve uluslararası çevreler bu cinayetten de en az Sisi yönetimi kadar zan altındadır. Başta, bugün artık “şer ekseni” diye anılan ve Arap Baharı karşıtı çevre, askeri müdahaleye darbe bile diyemeye ve Mısır’ın darbeci liderinin insan hakları ihlallerine sessiz kalan, ayakları altına kırmızı halılar seren Batı, Muhammed Mursi cinayetinde Sisi rejimine yardım ve yataklık yapmakla suçlanmaktadır. Bu yüzden Batı dünyası Mursi’nin vefatına sessiz kalarak tüm insani söylemlerinin laftan ibaret olduğunu göstermiştir. Mursi’nin devrilmesinde BAE ile birlikte başat rol oynayan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Mursi’nin mahkemede hayatını kaybettiği gün resmi sosyal medya hesabı üzerinden Muhammed Mursi’nin üyesi olduğu İhvan’ı hedef alan paylaşımda bulunmuş, Müslüman Kardeşleri terörü kaynağı olarak göstermiştir.

MURSİ NEDEN CEZALANDIRILDI?

Mısır’ın seçilmiş tek lideri Muhammed Mursi’nin neden devrildiği ve cezalandırıldığına ilişkin birçok neden sıralamak mümkün. Başından beri bölgenin özgürlük karşıtı cephesi, Mursi’nin İslamcı çizgisinin başarıya ulaşmasından endişe ediyordu. Bu sürecin tüm bölgede domino etkisi yapmasından kaygılıydılar. Bu çevreler Mursi’yi başarısız gösterilmek için ellerinden geleni artlarına koymadılar.

-Mursi’nin neden cezalandırıldığına ilişkin bir diğer önemli gerekçeyi İsrailli Siyonist akademisyen Edy Cohen’in ağzından aktaralım:

“Muhammed Mursi, İsrail’in güvenliğini tehdit eden en tehlikeli liderdi.”

İsrailli Edy Kohen’in söylediği gibi Mursi, Kudüs davasındaki dik duruşu ile tanınıyordu. “Gazze’ye saldıran Kahire’ye saldırmış gibidir” diyordu. Nitekim, Gazze, Muhammed Mursi, döneminde rahat bir nefes almaya başlamıştı.

-Muhammed Mursi’nin yönetime gelmesiyle birlikte Mısır-Türkiye yakınlaşması bölgesel ve küresel güçleri rahatsız eden bir başka nedendi. Türkiye ile Mısır arasında Doğu Akdeniz’de her yıl dönüşümlü olarak bir ülkenin ev sahipliğinde yapılan deniz tatbikatları ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs Yönetimine, bölgede Mısır-Türkiye’nin içerisinde yer almadığı bir oluşumun sonuca ulaşamayacağı mesajı verilmeye çalışılmıştı. Mursi’nin küresel emperyalist çevrelere karşı Türkiye ile işbirliğine gitmesi onun tasfiye edilmesi görüşünü hızlandıran bir başka nedendi.

SUUDİ ARABİSTAN’IN 2030 VİZYONU

Suudi Arabistan, veliaht prens Muhammed bin Selman döneminde değişmeye devam ediyor. Kadınlı erkekli meydanlarda gerçekleştirilen müzik konserleri, üst üste açılan sinemalar derken iş Suudi Arabistan’da alkol satışının serbest kalmasının yolunun yapılmasına kadar için varmış durumda. “Suudi Arabistan referandum” ünvanlı tweeter hebasının haftanın anketinde, yabancılar üzerinden şu soru sorulmuş;

“Suudi Arabistan’da yaşayan yabancılar için alkollü biranın satışını onaylıyor musunuz” şeklinde. Bakalım MBS’nin 2030 vizyonu gerçekleşince kadar daha neler göreceğiz?

Kaynak: Dünya Gündemi, Altınoluk Dergisi, Sayı: 401

MUHAMMED MURSİ KİMDİR?

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.