Mikat Yerleri Nerelerdir?

Mikat ne demek? Mikat yerleri nerelerdir? Mikat yerleri kaç tanedir? Mikat yerleri hakkında kısaca bilgiler...

Mîkât, hac ve umre ibadeti için ihrama girilecek günleri (el-mîkatü’z-zamânî) ve yerleri (el-mîkâtü'lmekânî) ifade eder. Zamanla ilgili mîkât hac için şevval ve zilkade aylarıyla zilhiccenin ilk on günüdür; umre için yılın tamamıdır. Mekânla ilgili mîkât Mekke'ye gidenlerin veya hac ve umre yapacakların ihrama girecekleri noktalardır.

Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in uygulama ve açıklamalarına daya-nılarak Mekke ile belirli çevresine Harem, burayı kuşatan ikinci bölgeye Hil, bunların dışında kalan yerlere de "afâk" denilmiş, Harem ve Hil dışından hac ve umre için yahut başka bir amaçla Mekke’ye gelenlerin belirli yerlerde ihrama girip bazı kurallara uymaları zorunlu kılınmıştır. Harem bölgesinde oturanlar hac için bulundukları yerden, umre için Hil bölgesine çıkarak, Hil bölgesinde oturanlar hac ve umre için bulundukları yerden, buraların dışından gelen âfâkîler ise kendileri için belirlenen mîkât yerlerinden ihrama girerler. Âfâkîlerin ihrama gireceği yerler Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- tarafından beş nokta halinde belirlenmiştir: Zülhuleyfe, Cuhfe, Zâtüırk, Karnülmenâzil ve Yelemlem (Buhârî, "Hac", 7-12; Müslim, "Hac”, 11-12; Ebû Dâvûd, "Menâsik”, 8)

  • Mîkâtların Mekke’ye Mesafeleri

Mîkâtların Mekke’ye mesafeleri konusunda kaynaklarda farklı rakamlar verilmesi daha sonra yeni yolların yapılmasından ileri gelmektedir. Bölgenin dağlık olan arazi yapısına uygun düşen eski güzergâhlar açılan yeni güzergâhlarla yer değiştirmiştir. Bu yerlerin mîkât olarak belirlenmesi mutlaka o noktada ihrama girileceği anlamına gelmez; söz konusu mevkilerin hizasında herhangi bir yerde ihrama girmek de mümkündür.

Zülhuleyfe Medine yönünden Mekke’ye gideceklerin ihram yeri olup Mescid-i Nebevî’ye uzaklığı yak-laşık 11 kilometredir. Bugün Hz. Ali -radıyallâhu anh-'e nisbet edilen "âbâr-ı Ali" (ebyâr-ı Ali) adıyla bilinen Zülhuleyfe Mekke'ye en uzak mîkât olup Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hicretten sonra iki defa umre (Hudeybiye, umretü'l-kazâ), bir defa da hac (Vedâ haccı) için burada ihrama girmiştir.

Kızıldeniz sahiline 9 km., Mekke’ye 187 km. mesafede bir köy olan Cuhfe, İslâmiyet'in erken dönemlea Karnülmenâzil mîkâtı ve buradaki cami rinde Suriye bölgesinden gelenlerin mîkâtı idi; bugün bir uğrak yeri olmaktan çıkmış, yerini ona yakın Râbiğ şehri almıştır. Türkiye, Lübnan, Suriye, Ürdün, Filistin, Afrika ülkeleri ve Batı ülkeleriyle Suudi Arabistan'ın bazı kuzey bölgelerinden doğrudan Mekke’ye gelen hacılar burada ihrama girerler.

Zâtüırk, Irak yönünden gelenlerin mîkâtı olup günümüzdeki adı Darîbe'dir. Ulemânın büyük bir kısmı bu yeri de mîkât olarak Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in, bir kısmı ise Hz. Ömer -radıyallâhu anh-'ın tesbit ettiği görüşündedir. Buna göre Basra ve Küfe şehirleri kurulunca ahalisi halifeye gelerek, Resûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in Necidliler için tayin ettiği Karnülmenâzil’in kendilerine sapa düştüğünü ve oraya gitmelerinin meşakkatli olduğunu söylediler. Bunun üzerine Hz. Ömer -radıyallâhu anh-, "Öyleyse siz Mekke’ye giden yolunuzun üzerinde Karnülmenâzil hizasında bir nokta bulup orayı mîkât edinin" demiş ve ardından Zâtüırk’ı İraklılar için ihram yeri olarak tayin etmiştir.

Mekke'ye 94 km. uzaklıktaki Karnülmenâzil, günümüzde Seylülkebîr adıyla tanınan büyük bir köydür. Necid bölgesi başta olmak üzere Körfez ülkeleri, Irak, İran ve diğer doğu ülkelerinden Mekke'ye gelenler burada ihrama girerler. Karnülmenâzil'in hi-zasında yer alan, eskiden çok az sayıda hacının ihrama girdiği Vâdîmuhrim, bugün büyük ve mâmur bir köy olup Tâif-Mekke yolunun yapılmasından sonra Mekke'ye gidenler tarafından ihram yeri olarak tercih edilmeye başlamıştır.

Mekke'ye 84 km. uzaklıkta bulunan Yelemlem’de Yemen ve Suudi Arabistan'ın güneyinden gelenler ihrama girer. Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in Yemen'e zekât memuru ve kadı olarak gönderdiği Muâz b. Cebel adına bir mescidin yapıldığı bu yerin hizası ayrıca Malezya, Endonezya, Çin ve Hindistan'dan deniz yoluyla gelenler için de mîkât kabul edilmiştir.

Kaynak: Diyanet Kutsal Toprak Rehberi

İslam ve İhsan

HER UMRE İÇİN MİKATA GİTMEK GEREKİR Mİ?

Her Umre İçin Mikata Gitmek Gerekir mi?

CİDDE MİKATIN İÇİNDE MİDİR, AFAKİLER CİDDE’DE İHRAMA GİREBİLİR Mİ?

Cidde Mikatın İçinde Midir, Afakiler Cidde’de İhrama Girebilir mi?

MİKAT MAHALLİ İLE İLGİLİ CEZALAR

Mikat Mahalli İle İlgili Cezalar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.