Kur’an Okumak ile İlgili Hadisler

Kur’ân-ı Kerim okumanın faziletleri ile ilgili hadis-i şerifler.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in Kur’ân okumanın faziletleri ile ilgili hadisleri.

KUR’AN OKUMANIN FAZİLETLERİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki:

“Kur’ân tilâvetini, harflerini güzel ve doğru telâffuz ederek, mânâsını düşünerek ve sesinizi güzelleştirerek süsleyiniz.” (Taberânî, Kebîr, XII, 118)

***

“Ümmetimin eşrafı Kur’ân’ın ahkâm-ı celîlesi ile amel ve tilâvetine devam eden hafızlar ile salât-ı teheccüd ve zikr ile geceleri ihya edenlerdir.” (Beyhakî, Şuab, II, 556)

***

“Kur’ân-ı Kerîm’in emir ve nehiylerini tutarak onu okuyunuz. Eğer seni kötülüklerden vazgeçirmiyorsa onu okuyor değilsin.” (Heysemî, I, 184)

***

“Kur’ân-ı Azîmü’ş-şân’ın diğer kelâmlara olan üstünlüğü Rahman Teâlâ Hazretlerinin mahlûkatına olan üstünlüğü gibidir.” (Beyhakî, Şuab, II, 404)

***

“Bir gecede Kur’ân’dan yüz âyet okuyan kimse gâfilin gürûhundan ma’dûd olmaz.” (Dârimî, Fedâilü’l-Kur’ân, 28)

***

“Her gece Yâsin-i Şerîfi okuyan mü’minmağfiret olunur.” (Beyhakî, Şuab, II, 480)

***

“İhlâs-ı şerîfi bin defa kıraet eden mümin, kendini Allah’tan satın almış olur.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 8953)

***

“Yasin-ı şerîfi her gece okumaya devam eden kimse vefât ederken şehîd olarak vefât eder.” (Heysemî, VII, 218)

***

“Her gece Vâkıâ sûresini tilâvet eden kimseye ebediyyen fakirlik ve sıkıntı isâbet etmez; yani darlık görmez.” (Beyhakî, Şuab, II, 492)

***

“Yatağa yatarken evvelâ Fatiha, sonra İhlâs-ı şerif okuyarak yatarsan ölümden başka her şeyden emîn olursun.” (Heysemî, X, 121)

***

“Tebâreke sûresi, işte kabir azâbından kurtaran odur.” (Ali el-Müttakî, no: 2649)

***

“Bir cemâat Allah’ın evlerinden bir eve toplanır. Allah’ın kitâbını tilâvet ederler. Onu kendi aralarında ders edinip öğrenirlerse, onların üzerine sekînet iner, rahmet onları kaplar, etraflarını melekler sarar, Allah da kendi yanındakilere onları zikreder.” (Müslim, Zikr, 38)

***

“Kur’ân’ı namazda okumak, Kur’ân-ı namaz dışında okumaktan hayırlıdır. Kur’ân’ı namaz dışında okumak tesbîh ve tekbîrden hayırlıdır. Tesbîh sadakadan, sadaka oruçtan efdaldir. Oruç ise ateşe karşı kalkandır.” (Suyûtî, el-Camiu’s-Sağîr, no: 6112)

***

“Ey Câbir! Sana, nazil olan Kur’ân sûrelerinin en hayırlısını haber vereyim mi? Fâtihâtü’l-Kitab. Onda her derdin şifâsı vardır.” (Tuhfetü’z-Zâkirîn, 263)

***

“Kur’ân’ın efdali Bakara sûresi, bu sûrenin en büyük âyeti de Ayete’l-Kürsî’dir. Şeytan içinde Bakara sûresi okunan bir evde duramaz, çıkar gider.” (Tuhfetü’z-Zâkirîn, 267, İbn Hıbban’dan)

***

“Sabah namazını cemâatle kıldıktan sonra namaz kıldığı yerde oturup En’am Sûresinin başından üç âyet okuyan kimseye Allah yetmiş melek vazifelendirir, onlar Allah’ı tesbîh ederler ve kıyamet gününde onun için istiğfar ederler.” (el-Camiu’s-Sağîr)

***

“Bir evde Sûre-i Kehf okunursa o gece o eve şeytan girmez.”

“Eğer bir evde Kur’ân okunursa oraya melekler gelir, şeytanlar çarpılmışa dönerek kaçar giderler. Ev, kendi sakinlerine genişler, hayrı çoğalır, şerri azalır. Eğer bir evde Kur’ân okunmuyorsa şeytanlar eksik olmaz, melekler mahzun olarak o evden uzaklaşır ve ev kendi sakinlerine daralır, hayrı azalır, şerri çoğalır.” (Tuhfetü’z-Zâkirîn, 269)

***

“Sûre-i Kehf’in başından on âyet ezberleyen, Deccal’in fitnesinden muhafaza olunur.” (Müslim, Müsâfirin, 254)

***

“Kim Sûre-i Kehf’in sonundan on âyet okursa Deccal’in fitnesinden muhafaza olunur.” (İbn Hanbel, VI, 446)

***

“Yasin sûresi okuyunuz. Çünkü onda on türlü bereket vardır;

  1. Aç kimse okursa doyar.
  2. Çıplak bir kimse okursa giyinir.
  3. Bekâr okursa evlenir.
  4. Korku içindeki okursa emniyyete kavuşur.
  5. Mahzun okursa ferahlar.
  6. Sefere çıkan bir kimse okursa seferinde Allah’ın yardımına mazhar olur.
  7. Bir şeyi kaybolan kimse okursa kaybettiğini bulur.
  8. Meyyite okunursa azâbı hafifler.
  9. Susuz kalan okursa susuzluğu gider.
  10. Hasta okursa şifâ bulur.”

“Kur’ân’daki en büyük âyet Âyete’l-Kürsîdir.” (Müslim, Müsâfirîn, 258)

***

En âdil âyet:

“Allah her işte adli; yerine göre doğru hareket etmeyi, yapdığını en güzel yapmayı ve akrabaya ikramda bulunmayı emrediyor. Bütün kötülüklerden, çirkin şeylerden ve azgınlıkdan da nehyediyor. Muhakkak öğüd almanız için size öğüd veriyor.” (Nahl Sûresi, 90) âyetidir.

***

Kur’ân’daki en korkutucu âyet:

“Kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onu görür, kim de zerre ağırlığınca bir şer işlerse onu görür.” (Zilzal Sûresi, 7-8) âyetleridir.

***

Kur’ân’daki en ümid verici âyet:

“De ki: Ey nefislerine zulmetmekte aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü Allah bütün günahları mağfiret eder. Her şeyi mağfiret eden, sonsuz rahmet sahibinin tâ kendisidir O!” (Zümer Sûresi, 53) âyetleridir.

Ayete’l Kürsi Okumanın Fazileti ile İlgili Hadis

Ebû Hüreyre -radıyallahu anh- der ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri beni bir vakit zekât mallarının muhafazasına me’mur etmiş idi. İlk gece, birisi gelip, hurmadan avuçlayıp aldı. Ben onu yakalayıp:

“– Seni Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hazretlerine götüreceğim” dedim. O hırsız:

“– Muhakkak ben buna muhtacım, benim evlâd ü ıyâlim var ki son derece fakîr ve zaruret içindedirler” diyerek yakasını bırakmamı istirham eyledi. Ben de merhamet edip bıraktım.

Sabah oldukta Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bana hitaben:

“– Yâ Ebâ Hüreyre! Bu gece esiri ne yaptın?” buyurdu. Ben de cevaben:

“– Zaruret içinde bulunduğundan şikâyet etti, ben de merhamet edip bıraktım” dedim. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem bana:

“– Hiç şüphe etme ki o kimse sana yalan söyledi. Fakat o yine sana gelecektir ve bu işi tekrar yapacaktır” buyurdu. Ben bunun üzerine etrafı dikkatle gözlemeye başladım. Gece yine geldi, hurmadan avuçladı. Hemen yakaladım. Ve:

“– Seni Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri’nin huzuruna götüreceğim” dedim. Bir daha gelmeyeceğini beyan ile son derece istirhamda bulunduğundan acıyarak bırakdım.

Sabah olunca yine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri bana hitaben:

“– Ey Ebâ Hüreyre Geceki esirini ne yapdın?” buyurdu. Ben de:

“– Yâ Rasûlallah, son derece ihtiyâç ve zaruretinden şikâyetle istirhamda bulundu, ben de acıyarak bıraktım, gitti” dedim. Yine Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri:

“– O kimse yine yalan söyledi. Fakat yine dönüp gelecektir” buyurdu.

Üçüncü gecesinde de aynen tarassudda bulundum. Bir ara hemen geldi, hurmadan avuçlamaya başladı. Ben de onu hemen zabtedip:

“– Bu defa artık herhalde seni Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna götüreceğim. Zira bir daha gelmem diye söz verdiğin halde yine geldin” dedim. O kimse bana cevaben:

“– Beni bu defa da bırakınız. Size güzel bir kelime ve duâ öğreteyim ki her halde o duâ sebebiyle Cenâb-ı Hakk sana nice menfaatler ihsan eder” dedi. Ben de:

“– O duâ nedir?” dedim. O da bana hitaben:

“– Uyku için yatağına vardığında Âyete’l-Kürsî’yi oku. Tâ sabaha kadar Allah Azîmü’ş-şân tarafından muhafaza için üzerinde hafaza melekleri bulundurulur. Yani sen sabaha kadar Allah’ın hıfz u emânında bulunursun ve asla sana şeytan yaklaşamaz” dedi. Ben de o hırsıza yol verdim ve bıraktım.

Sabah olduğunda Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri bana hitaben:

“– Geceki esirini ne yapdın?” diye suâl eyledi. Ben de:

“– Yâ Rasûlallah, bana bir takım güzel kelimeler ve duâ öğreteceğini ve o duâ sebebiyle Cenâb-ı Hak’ın bana büyük menfaatler ihsan edeceğini söylediğinden bıraktım” dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri:

“– O sözler ve duâ ne imiş?” diye sordu. Ben de Âyete’l-Kürsî imiş, diye cevâp verdim. Sonra Râsûli Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri:

“– Bu sözü doğru söylemiş. Fakat yâ Ebâ Hüreyre, o geceden beri sana bu muameleyi yapan ve seninle konuşanın kim olduğunu bilir misin?” buyurdu. Ben de:

“– Hayır yâ Rasûlallah, bilmiyorum” dedim. Sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“– Yâ Ebâ Hüreyre, o şeytan idi” buyurdu. (Buhârî, Fezâiu’l-Kur’ân, 10; Vekâlet, 10)

***

Hâdis-i şerîfte Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

“Cibrîl bana gelip: «Cinden bir ifrit sana tuzak kurmak istiyor, yatağına geldiğin zaman Ayete’l-Kürsî’yi oku. Yani yatmadan evvel Âyete’l- Kürsî’yi oku.» dedi.” buyurmuşlardır. (Ali el-Müttakî, no: 41254)

***

“Allah O’dur ki kendinden başka hiç bir ilâh yoktur. Ezelî ve ebedî hayat ile hayydir ve zâtiyle, kemâliyle kaimdir. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadıkça nezdinde kim şefaat edebilir? O, kullarının önlerindekini de bilir, arkalarındakini de. Yani yaptıklarını, yapacaklarını, açıkladıklarını, gizlediklerini, dünyâlarını, âhiretlerini, hulâsa her türlü hallerini ve amellerini bilir. Mahlûkatı O’nun ilminden -ancak kendisinin dilediği kadarı müstesna- hiç bir şeyi kavrayamazlar. O’nun kürsîsi gökleri ve yeri ihata etmiştir. Vâsî’dir, göklerin ve yerin muhafazası, tedbîr ve idâresi O’na hiç de ağır gelmez. O çok yüce, çok büyüktür.” (Bakara sûresi, 255)

Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Dualar ve Zikirler, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

KUR’ÂN-I KERİM OKUMANIN FAZİLETİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Kur’ân-ı Kerim Okumanın Fazileti İle İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.