Kış Hastalıkların Şifası Beyranda

UNESCO tarafından gastronomi dalında yaratıcı şehirler ağına dahil edilen Gaziantep'in tescilli lezzetleri arasında yer alan "beyran", nezle, grip gibi solunum yolu hastalıklarına adeta şifa oluyor.

Çok yüksek ateşte pişirilmesinin yanı sıra içindeki kuzu eti, baharat ve bol sarımsakla ağızları tatlandıran beyran, şifa niyetine de içiliyor.

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Araz, beyranın nezle, grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara iyi geldiğini söyledi.

Beyranın bağışıklık sistemini güçlendirdiğine dikkati çeken Araz, "İçerisindeki kırmızı biber, sarımsak ve limon, nezle ve grip gibi solunum yolu enfeksiyonlarının atlatılmasına destek sağlıyor. Nasıl ki daha önceleri hasta olduğumuzda annelerimiz et suyu, tavuk suyu çorbası yaparlardı. Bu da aynı şekilde hastalıklara iyi geliyor. Özellikle içindeki malzemelerin bağışıklık artırıcı etkisi oluyor. Gaziantep'te yaz, kış tüketiliyor ama kışın daha etkili oluyor." dedi.

ŞİFA BULMAK NİYETİYLE GELENLER OLUYOR

Beyran ustası Mehmet Yozbatıran ise özellikle kış aylarında çok tüketilen beyranın haşlanmış kuzu eti ve pirinçle yapıldığını anlattı.

Beyranın bol sarımsak ve baharatla daha da lezzetli hale geldiğini vurgulayan Yozbatıran, şunları söyledi:

"Osmanlı döneminden kalma çok eski bir yemektir. Gaziantep'e özgüdür. Kışın daha çok talep oluyor. Yaz aylarında da yurt dışından özellikle hafta sonları şehir dışından beyran yemek için gelenler oluyor. Lezzetli, harika olduğunu söylüyorlar. Asıl vitamin, kalsiyum suyumuzda. Kemik ile et 8-9 saatte pişer. Doktorlar bile beyran, kelle paça yeme tavsiyesinde bulunuyor. Şifa bulmak niyetiyle gelenler oluyor. Burada bol acılı beyran yedikten sonra rahatlayıp gidiyorlar. Biz burada şifa dağıtıyoruz. Beyranı ilk kez yiyenler, daha önce böyle biz lezzet tatmadıklarını söylüyorlar. Ne kadar usta olursan ol, bu işi sevmezsen lezzet veremezsin. Biz sevgimizi de katıyoruz."

ÇOK LEZZETLİ

Fahri Savcılı ise Almanya'dan geldiği belirterek "Gaziantepliyim. Almanya'da yaşıyorum. Buraya gelir gelmez ilk işim beyran yemek oluyor. Yaz kış benim için vazgeçilmez. Sağlığa faydalı olduğunu söylüyorlar. Hep özlüyorum. Almanya'daki arkadaşlarımıza da Gaziantep lezzetlerinden bahsediyoruz." diye konuştu.

Ruşen Yılmaz ise beyranı çok lezzetli bulduğunu ifade ederek özellikle soğuk havalarda limon suyuyla tüketmenin faydasını gördüğünü vurguladı.

Kırgızistan'dan gelen Tolkun Abikeeve de Gaziantep mutfağına ait lezzetleri ilk kez tattığını ve çok beğendiğini, özellikle kebabı çok sevdiğini kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.