ÜMMET

Bosnalı Müslümanlar Osmanlı Geleneğini Sürdürüyor

Osmanlı döneminde Bosna'daki Müslümanların da simgelerinden biri hâline gelen fes, ülkede hâlâ dost meclisleri ile Bayram ve Cuma namazlarında kullanılıyor.

Türkiye’nin Güvenliğine En Büyük Darbe

İstanbul Şehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Yrd. Doç Dr. Talha Köse, Suriye'deki son gelişmelerin Türkiye'nin iç güvenliğ

Asırlardır Devam Eden “Cuma Camiî” Geleneği

Bursa’nın dağ yörelerinde köylülerin toplanıp bir arada cuma ve bayram namazlarını kıldığı “Cuma Camiî” geleneği asırlardır devam ediyor.

Müslümanlara Dört Bir Yandan Saldırıyorlar!

Polonya’da yayınlanan bir dergi, kapağında Müslümanları tecavüzcü gibi gösterince büyük tepki çekti.

Tüm İnsanlar Harekete Geçmeli!

İsrail'in idari tutukluluk kararı ve keyfi uygulamalarını protesto amacıyla yaklaşık üç aydır açlık grevini sürdüren tutuklu gazeteci Muhammed el-Kıyk'ı destekl

Ümmeti Dert Edinmeyenlerin Âkıbeti

Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur: “Âdemoğulları bir bedenin âzâsı gibidirler. Çünkü yaratılışları bir mayadandır, aynı özden yaratılmışlardır. Günün birinde vücutt

Türkiye'nin Derdi Türkiye'den Büyük!

Coğrafyamız şekillenirken Türkiye’yi neler bekliyor? İşte son dönemde yaşanan Türkiye'nin Türkiye'den büyük dertleri...

Türkiye'de Okuyan Suriyeli Öğrenciler

Suriye'de yaklaşık 5 yıldır süren savaşın küçük mağdurları, sığındıkları Türkiye'de aldıkları eğitimle ülkelerinin geleceğini şekillendirmeye hazırlanıyor. 80 b

Evlerini Terk Ederek Türkiye'ye Geldiler

Rus savaş uçaklarının düzenlediği saldırılar sonucu, evlerini terk ederek Azez ilçesindeki Es-Selame çadır kentine sığınan Suriyeliler, Türkiye'nin yardımlarıyl

'gözlerimi Alıp Babama Verin Beni Sevsin'

Suriye'de iki bacağını, gözlerini ve işitme yetisini kaybeden Mamun Halid Nasır, başarılı ameliyatın ardından duymaya ve görmeye başladı. Nasır'ın 5 yaşındaki k

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.