KİTAPLIK

Altınoluk’un Bu Ayki Dosyası “Büyük Fitne”

Altınoluk Dergisi bu ay dosya konusu olarak “Büyük Fitne-Tekfir ve Sapkınlığı”nı işliyor. Dosya konusunu irdeleyen birçok yazının yanı sıra Doç Dr. Necati Subaş

Genç Dergi Dokuz Yaşında!

Genç Dergi Ekim [2014] sayısı ile 9. yaşını kutlamaya hazırlanıyor. 9. yıla özel tasarımını ve içeriğini yenileyen dergi, dolu dolu bir sayı ile okurlarını bekl

Yüzakı Bu Ay "islam'ın Rahmeti"ni İşliyor

Bir süredir, İslam’ın “terör ya da terörist” kelimeleriyle yan yana getirilmesi için yoğun bir uğraş sarf edildiği gözlemleniyor. Karikatür krizinden, Papa'nın

Peygamberimiz'i Böyle Anlatabilen Var mı?

Genç Peygamber ve Genç Dostları, Genç Dergisi Yayın Danışmanı Mehmet Lütfi Arslan’ın Genç Dergisi'nde kaleme aldığı yazıların bir araya getirilmesiyle oluştu. K

Altınoluk Dergisi'nin Dosya Konusu: Türkiye'nin Gençlik Sınavı

29. yılını tamamlayan Altınoluk Dergisi, bünyesinde barındırdığı kalemler ve yazıları ile Eylül ayında da okuyucuyla buluştu. Derginin bu ayki dosya konusu ise 

Din ve Hayat Dergisinden 'iletişim ve Din Dili' Sayısı

İstanbul Müftülüğü ve TDV İstanbul Şubesi’nin ortak yayını olan Din ve Hayat dergisi 22. sayısı yayınlandı. 4 ayda bir yayınlanan ve bir konu özelinde, dosya ko

Ahiret Endişesi Taşıyan Yüzakı

Hayatın bir tabiat döngüsü var: İlkbahar, yaz, sonbahar, kış... Bir de okulların, eğitimin her yıla kattığı bir döngü var: Eğitim-öğretim yılının başlaması, ara

Azerbaycan’da İslam’ı Yok Etme Çabaları

Azerbaycan’da kimlik, din ve milliyetçilik ilişkisi etrafında formüle edilen sorulara cevaplar arayan “Azerbaycan’da Din ve Kimlik” kitabı, Sevinç Alkan Özcan v

Gençler Anne Babalarını Eğitebilirler

Şiirlerinin yanı sıra çocuk hikayeleri de yazan Bülent Ata'nın kaleme aldığı “Anne Babanızı Nasıl Eğitirsiniz?” isimli kitap, ebeveynler ile gençlerin aralarınd

‘din ve Hayat’ Bu Dergide

İstanbul Müftülüğü 2006 yılından itibaren başta il genelinde görev yapan personele ve halka faydalı olması amacıyla yayınladığı Din ve Hayat dergisi bugün 22. s

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.