PEYGAMBERİMİZ

Hazret-i Ebû Bekir'in Babası Nasıl Müslüman Oldu?

Hazret-i Ebû Bekir -radıyallahu anh-’ın şu hâli, benzeri bulunmayan bir muhabbet ve incelik eseridir...

"Yalan Hadis Uydurmak" Hakkında Hadis-i Şerifler

Müslümanlar olarak, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’le ilgili konuşurken ve O’ndan bir söz naklederken çok dikkatli ve hassas olmamız gerekmektedir. Zira Allah Ras

Yolda Bırakmayan Sevgi

Kim ki Allah ve Rasûlü’nü sever; dünya-âhiret yolda kalır mı? Kimi ki Allah ve Rasûlü sever; işleri, yolları açılır, kederleri biter, zorluklar kolaylaşır, düny

Farzet ki Rasulullah'ın Huzuruna Çıktın!

Ey Kardeşim! İşte bu hadîs-i şerîfte müjdelenen, özlenen kardeşler inşâallâh bizleriz. İnşâallâh bizler o şerefe layık olanlardan oluruz! Asr-ı Saâdet’ten hasre

Sahabenin Peygamber Aşkı

Ashâb-ı kirâmın coşkun muhabbetini, onların hadîs-i şerîfleri okurken ve rivâyet ederken gösterdikleri hürmet ve dikkatlerinde de açıkça görmekteyiz. Sahâbe-i k

Hazret-i Hârise'nin Muhteşem Fedâkârlığı

Hazret-i Ali -radıyallahu anh- ile Hazret-i Fâtıma -radıyallahu anha- evlendiklerinde, Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem-, Hazret-i Ali’ye: “–Bir ev ara!

"hadislerle İslâm" Portalı, Yayın Hayatına Başladı

Diyanet İşleri Başkanlığı, "Hadislerle İslam" eserini, Peygamberimiz Hazreti Muhammed -sallâllahu aleyhi ve sellem-'in dünyaya gelişinin yıl dönümü olan Mevlid

Ashâb-ı Kirâm'ın Peygamber Efendimiz'e Sevgisi

Abdullah bin Hişâm’ın anlattığı şu rivâyet, Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimizʼe muhabbetimizin hangi seviyede olması gerektiğini göstermesi bak

En Güzel Hediye

Ashâb-ı kirâm, Peygamber Efendimiz’den kalan hâtıraların tedâîsiyle duygulanır, onlara çok ehemmiyet verirlerdi.

Peygamber Efendimiz'in Muaz Bin Cebel'e Nasihatleri

Âyet-i kerîmede Peygamber Efendimiz hakkında şöyle buyrulmaktadır: “Ey Peygamber! Biz Senʼi bir şâhit, bir müjdeci, bir uyarıcı; Allâh’ın izniyle kendi yoluna

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.