
Kasas Suresi 9. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Kasas Suresi 9. ayeti ne anlatıyor? Kasas Suresi 9. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Kasas Suresi 9. Ayetinin Arapçası:
وَقَالَتِ امْرَاَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ ل۪ي وَلَكَۜ لَا تَقْتُلُوهُۗ عَسٰٓى اَنْ يَنْفَعَنَٓا اَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَدًا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Kasas Suresi 9. Ayetinin Meali (Anlamı):
Firavun’un hanımı sandıktan çıkan çocuğu görünce kocasına: “Hem benim, hem de senin için göz ve gönül aydınlığı olacak sevimli bir çocuk! Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur yahut onu evlat ediniriz” dedi. Halbuki onlar işin sonunun nereye varacağını fark edemiyorlardı.
Kasas Suresi 9. Ayetinin Tefsiri:
Annesi,
Mûsâ’yı dünyaya getirdiğinde onun Firavun tarafından öldürülmesinden çok
korkuyordu. Çünkü o günlerde İsrâiloğulları’ndan doğan erkek çocukların pek
çoğu öldürülmüştü. O zavallı anne kararsızdı ve ne yapacağını bilemiyordu. Yüce
Allah yardımına yetişti. Çocuk hakkında herhangi bir tehlikeden korktuğu
takdirde onu bir sandığa koyup (bk. Tâhâ 20/39), Nil’e bırakmasını,
boğulmasından korkmamasını ve ondan ayrı kalacağım diye üzülmemesini vahyetti.
Zira Allah Teâlâ onu koruyacak, tekrar annesine döndürecek ve onu
peygamberlerden yapacaktı. Korkulan oldu. Çocuğunun öldürülme tehlikesiyle yüz
yüze gelen Mûsâ’nın annesi, onu bir sandığa koyup Nil’e bıraktı. Su onu getirip
ırmağın kenarında küçük bir göletin kıyısına yaklaştırınca Firavun’un
hizmetçileri onu alıp efendilerinin yanına getirdiler. Firavun’un hanımı da
oradaydı. Sandığı açıp o sevimli yavruyu görünce hanımın gönlü ona bağlandı. “Ayrıca
bizzat benim gözetimimde yetişip eğitilmen için sana kendimden gönülleri
cezbeden bir güzellik ve sevecenlik vermiştim” (Tâhâ 20/39) âyetinde
verilen müjde gerçekleşmeye başladı. Gerçekten de Cenâb-ı Hak, Mûsâ (a.s.)’ın
gözlerine öyle bir melâhat, öyle bir güzellik vermişti ki, gören kendini
alamıyor, onu sevmekten başka çaresi kalmıyordu. İşte en kritik noktada ona
gönlünü kaptıranlardan biri de Firavun’un hanımı oldu. Onu öldürmelerine
müsaade etmedi. Kocasını da ikna ederek ondan fayda görebileceklerini veya onu
çocuk edinebileceklerini söyledi. Halbuki Firavun ve yardımcıları, Mûsâ’yı
Nil’den kurtarıp ona sahip çıkmakla, onu saraylarında el bebek gül bebek
büyütmekle, kendi sonlarını getirecek ilâhî planın birer oyuncusu olarak iş
yaptıklarının farkında bile değillerdi. Çünkü bu şekilde ileri de kendilerini
mallarından, yurtlarından ayırıp Kızıl Deniz’in azgın sularında boğacak ve
ebedî bir üzüntü ve pişmanlığa uğramalarına sebep olacak birinin bakımını kendi
elleriyle yapıyorlardı. İlâhî kudretin tecellisine bakın ki, murad ettiği
zaman, sahipsiz, güçsüz, kuvvetsiz, ordusuz, silahsız bir garip kulunu, her
istediğini yapmaya muktedir en amansız düşmanlarının elinde nasıl koruyor ve
nasıl yetiştiriyor. İnsanların ordularla, tanklarla ve bombalarla yapamadığını
Firavun’un hanımının kalbine koyduğu ince bir kadınlık şefkatiyle nasıl
gerçekleştiriyor. Her şeye kadirliğini, bize göre küçük ve basit şeylerle
fevkalade büyük işler yapmak suretiyle nasıl gösteriyor!
Peki bu sırada Mûsâ’nın annesi ne haldeydi:
Kasas Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Kasas Suresi 9. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR