Kalp Ne İşe Yarar?

Kalp ne işe yarar? Kalbin manevi faydaları...

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“De ki gönlünüzdeki duyguları saklasanız da, açıklasanız da Allah hepsini bilir.” (Âl-i İmrân, 29)

Resûlullah buyurdular:

“Şunu iyi bilin ki insan vücudunda küçük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur; bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalbdir.” (Buhârî, Îmân 39; Müslim, Müsâkât 107, 108)

KALBİN MANEVİ FAYDALARI

İlahi cezbe, çekim gücü, ancak kalp ile hissedilir. Îmân, kalp ile hissedilir. Kurbiyyet, kalp ile hissedilir. Aşkın kemâli kalp ile hissedilir. İlâhî olana mutlak ihtiyaç kalp ile hissedilir. Bu varlık mertebesini terk edip, bu dünyanın sınırlarını aşmak, kalp ile hissedilir. Kur’an-ı Kerim’de “…Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir.” (Hadîd, 4), şeklinde bildirildiği gibi kişinin daima O’nun kendisiyle beraber olduğunu bilmesi, kalp ile hissedilir.

Bencilliği kurban etmek kalple olur. İlâhî ilhamlara kalp mazhar olur. Niyetler kalpte yapılır. Hakîkat kalp ile algılanır. Gizli hazine ancak kalp tarlasında yapılabilir. Secdenin kemâli ancak kaple olur. Cihad-ı ekber ancak kalp ile yapılandır. Teslimiyet aşkına kalple varılır. Allah’ın dostluğu kalpte hissedilir. Allah’ın Cemâl-i bâ-kemâline mülaki olmak arzusu kalpten doğar. Allah’ı bulabileceğimiz yer kalptir. Allah’ı tefekkür etme mekânı kalptir. Fenafillâh, kalpte zuhur eden bir haldir. Kulluğun özüne ancak kalp ile varılır. Kulun kalbinde; Allah’ı tanıma ihtiyacı, ahretin tatlı kokusunu içine çekme ihtiyacı, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sesini yeniden duyma ihtiyacı, asıl yuvasına dönme ihtiyacı oluşur. Aşk, kalp ile hissedilir. Allah kalp ile hissedilir.

Kaynak: Rabia Brodbeck, Altınoluk Dergisi, Şubat-2013

İslam ve İhsan

KALP NEDEN KİRLENİR, NASIL TEMİZLENİR?

Kalp Neden Kirlenir, Nasıl Temizlenir?

AKIL VE KALP NEDEN ÖLÜR?

Akıl ve Kalp Neden Ölür?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.