Kadir Suresi 3. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kadir Suresi 3. ayeti ne anlatıyor? Kadir Suresi 3. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Kadir Suresi 3. Ayetinin Arapçası:

لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ شَهْرٍۜ

Kadir Suresi 3. Ayetinin Meali (Anlamı):

Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.

Kadir Suresi 3. Ayetinin Tefsiri:

“Kadir gecesi”, Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği gecedir. Kur’an, ya toplu olarak Cenâb-ı Hakk’ın katından vahiy meleklerine inzal buyrulmuştur. Ya da Alak sûresinin ilk beş âyetiyle o gece Kur’ân-ı Kerîm Peygamberimiz (s.a.s.)’e indirilmeye başlamıştır. Her iki ihtimâle göre de, bu gecenin Kur’an’ın inzâline sahne olduğu ve şerefini ondan aldığı anlaşılır. Bakara sûresi 185. âyette de Kur’an’ın Ramazan ayında indiği beyân buyrulur.

Lügat olarak “kadr”, “kudret, takdir, hüküm, şeref ve kıymet” gibi mânalara gelir.

Kadir gecesinin bir ismi, “mübârek gece”dir. Bu, onun hayrı bol, çok bereketli ve şerefli bir gece olduğunu bildirir. Nitekim Duhan sûresinin ilk âyetlerinde şöyle buyrulur:

“Hâ. Mîm. Gerçekleri açıklayan bu apaçık kitaba yemin olsun! Biz onu kutlu, şerefli ve bereket yüklü bir gecede indirdik.” (Duhân 44/1-3)

Bu gece aynı zamanda takdir ve hüküm gecesidir. O gecede nice hikmetli mühim işler karara bağlanır. Âyet-i kerîmede: “O gecede, belli hikmetlere binâen Allah tarafından olmasına karar verilmiş her bir iş belirlenir. Tarafımızdan buyrulacak bir emir olarak” (Duhân 44/4-5) buyrularak buna işaret edilir. Nitekim Kur’an’ın nüzûlünün başlamasıyla, o gecede bütün dünyanın kaderini değiştirecek mühim bir işe karar verilmiştir. Kur’an’ın inişiyle, dünyanın o güne kadar ki makus talihi tersine çevrilmiş, her şey yepyeni bir tanzimle tanzime başlanmıştır. Zira indirilen bu Kur’an ile her türlü hikmetli iş açıklığa kavuşturularak, Allah Resûlü (s.a.s.) tarafından insanlığa ulaştırılmıştır.

Bu gece çok şerefli bir gecedir. Bin aydan daha hayırlı olduğu Cenâb-ı Hak tarafından haber verilmiştir. O gecede yapılan ibâdet ve hayırlar, içinde kadir gecesi bulunmayan tam bin ayda yapılanlardan daha çok sevaplıdır. Allah Teâlâ, mü’minlere böyle büyük bir lutuf ve ihsanda bulunmuştur. Buradaki “bin ay” ifadesinin kesretten kinâye olması da mümkündür. O gecenin gerçekten çok faziletli, eşi benzeri olmayan mukaddes ve mübârek bir zaman dilimi olduğunu gösterir.

Öyle bir gece ki:

Kadir Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kadir Suresi 3. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.