
İstanbul’un Fethi ile İlgili Hadisler
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) fethini müjdelediği Avrupa şehirleri hangileriydi? İstanbul’un fethine dair az bilinen hadisler, tarihin derinliklerine ışık tutuyor.
Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.): “Ümmetimden Kayser’in şehrine ilk gazâ eden ordu, mağfirete nâil olmuştur, onların günahları affedilir” buyurmuşlardı. (Buhârî, Cihâd, 93)
Oraya sefere giden ilk ordu hicrî 52 senesinde yola çıkmıştı. Orduda Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.) de vardı. Vefat ederse Kostantıniyye şehrinin kapısının yanına defnedilmeyi vasiyet etti. Kabrini düzleyip hiçbir iz bırakmamalarını istedi.
İSTANBUL’UN FETHİ İLE İLGİLİ HADİSLER
Bişr bin Sühaym (r.a.) şöyle anlatır:
Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’in (s.a.v.) şöyle buyurduklarını işittim:
“İstanbul elbette fetholunacaktır; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir!”
Bu hadisi rivayet eden sahâbînin oğlu Abdullah bin Bişr der ki: Bir gün Emevî valisi Mesleme bin Abdülmelik (v. 121/739 [?]) beni çağırdı ve bu hadisi sordu. Ben de ona bu hadisi naklettim. Bunun üzerine Mesleme hemen Kostantıniyye üzerine gazâya çıktı. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, IV, 335; Buhârî, et-Târîhu’l-kebîr, II, 81/1760; Hâkim, el-Müstedrek, IV, 468/8300; Heysemî, Mecmau’z-zevâid, VI, 218)
Peygamber Efendimiz’in Fethedileceğini Müjdelediği İki Şehir
Ebû Kabîl (r.a) şöyle anlatıyor:
Abdullâh bin Amr bin Âs’ın (s.a.v.) yanında idik. Kendisine Kostantiniyye ve Rûmiyye’den (Roma’dan) hangisinin önce fethedileceği soruldu. Abdullah (r.a.) halkaları olan eski bir sandık getirtti. İçinden bir yazı çıkardı ve şöyle dedi:
Resûlullâh’ın (s.a.v.) çevresinde toplanmış mübârek hadislerini yazdığımız bir esnâda ona:
“–Hangi şehir önce fethedilecek, Kostantiniyye mi yoksa Rûmiyye mi?” diye soruldu. Allâh Resûlü (s.a.v.):
“–Hiraklin şehri (yani Kostantiniyye) önce fethedilecek!” buyurdular. (Ahmed bin Hanbel, Müsned, II, 176; Dârimî, Mukaddime, 43/492; İbn-i Ebî, Şeybe, Musannef, IV, 219; Hâkim, el-Müstedrek, IV, 468/8301; IV, 553/8550; IV, 598/8662; Heysemî, Mecmau’z-zevâid, VI, 219)
“…Cenâb-ı Hak onlara, tesbih ve tekbirlerle Kostantîniyye ve Rûmiyye’nin fethini müyesser kılacak…” (Hâkim, el-Müstedrek, IV, 530/8488; Heysemî, Mecmau’z-zevâid, VI, 219)
Hendek’te Müminlere Verilen Müjdeler
Hendek kazılırken ashâb-ı kirâm, Resûlullâh’a (s.a.v.) çok büyük ve sert bir kayaya rastlayıp onu kıramadıklarını bildirdiler. Âlemlerin Efendisi, sivri balyozu ellerine alarak besmeleyle o kayaya üç defâ vurdu. Onu ince kum gibi dağıttı. (Buhârî, Meğâzî, 29.) Ayrıca her vuruşta mü’minlere büyük müjdeler verdi. Birinci vuruşta Şam’ın (Bizans), ikincisinde Îran’ın, üçüncü vuruşta da Yemen’in anahtarlarının kendisine verildiğini, bu memleketlerin saraylarını bulunduğu yerden gördüğünü ifâde etti. Buraların i’lâ-yı kelimetullâh ile şerefleneceğini müjdeleyerek, gelecek zaferlerin heyecânıyla, mü’min gönüllere ümit aşıladı.(Ahmed, IV, 303; İbn-i Sa’d, Tabakât, IV, 83, 84.) Hakkın, yakın bir gelecekte bâtılı mutlakâ imhâ edeceğini müjdeleyip, olmaz sanılan pek çok işin olur hâlinde teselsül edeceği cihanşümûl bir hidâyet haritası çizdi.
Efendimiz (s.a.v.), Kisrâ’nın Medâin’deki beyaz köşkünü târif edince, Selmân-ı Fârisî (r.a.):
“–Doğru buyurdun! Sen’i hak dîn ve kitâb ile gönderen Allâh’a yemin ederim ki, o aynen târif ettiğin gibidir! Sen’in Rasûlullâh olduğuna (bir daha) şehâdet ederim!” dedi.
Allâh Resûlü (s.a.v.):
“–Ey Selmân! Bu fetihleri Allâh benden sonra size nasîb edecektir! Şam muhakkak fetholunacaktır! Herakliyus ülkesinin en uzak yerine kadar kaçacaktır! Siz bütün Şam’a hâkim olacaksınız! Hiç kimse size karşı koyamayacaktır. Yemen muhakkak fetholunacaktır! Ondan sonra Kisrâ öldürülecektir!” buyurdu.
Nitekim Selmân (r.a.):
“–Ben bütün bunların vukû bulduğunu gördüm!” demiştir. (Vâkıdî, el-Meğâzî, II, 450)
Buralar birer birer fetholundukça Ebû Hüreyre (r.a.) da:
“–Bu fetihleriniz sizin için birer başlangıçtır! Ebû Hüreyre’nin varlığı kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, fethettiğiniz ve kıyâmete kadar fethedeceğiniz bütün şehirlerin anahtarlarını Allâh Teâlâ, Muhammed -aleyhissalâtü vesselâm-’a önceden vermiştir!” derdi. (İbn-i Hişâm, Sîret, III, 235)
Endülüs Seferi Neden Yapıldı?
Hz. Osman (r.a.), komutanlarına hiç vakit kaybetmeden Cebel-i Târık’ı geçerek Endülüs’e girmeleri emrini vermişti. Bu emir, İstanbul’un batı yönünden sıkıştırılarak fethin kolaylaştırılması düşüncesinden kaynaklanıyordu. Bu sebeple o, Endülüs seferine katılanlara şu mektubu yazmıştı:
“İstanbul ancak Endülüs tarafından fethedilebilir. Eğer orayı fethederseniz, âhir zamanda İstanbul’u fethedenlerin ecrine siz de ortak olursunuz. Ve’s-selâm.” (İbn Kesîr, el-Bidâye, VII, 144; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, III, 93; Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, İstanbul 1396/1976, I, 438)
Böylece Hz. Osman (r.a.) zamanında, Kuzey Afrika’daki fetihler tamamlanmış, İslâm’ın karşısındaki en büyük güç olan Bizans’ın batıdan sıkıştırılması planları tatbîkâta konulmuştur.
Kim Bu Vakte Erişirse...
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Sizler yardım görüp düşmanlarınıza gâlip gelecek, ganimetler elde edecek ve birçok beldeler fethedeceksiniz. Sizden kim bu vakte erişirse, Allah’tan korksun, mârufu emredip münkerden nehyetsin. Kim bile bile benim adıma yalan uydurursa Cehennem’deki yerine hazırlansın.” (Tirmizî, Fiten, 70/2257; Ahmed, I, 401, 436)
Kaynak: kuranvesunnetyolunda.com
YORUMLAR
Rumiyye şimdiki Sivas tır. Roma değil.
Rumiyye, Rum ülkesi, Rum toprağı demektir. O yıllarda bütün Anadolu Rumların elinde olduğu için hepsi bu isimle anılırdı. Osmanlı da ise Amasya-sivas-Tokat bölgesi eyalet ismi olarak anılmıştır. Fakat Rumların merkezi Roma olduğu için bu anlam daha kuvvetlidir.