İstanbul'un Barajlarındaki Doluluk Oranı Yüzde 81,11

Barajlardaki toplam su miktarı 704,62 milyon metreküp oldu. Mevcut barajlar dışında Melen ve Yeşilçay regülatörlerinden 1 Ocak'tan bugüne 254,59 milyon metreküp su alındı.

İstanbul'a su sağlayan barajların seviyesi yüzde 81,11 olarak ölçüldü.

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, 21 nisanda son bir yılın en yüksek seviyesi olan 81,15’e kadar çıkan barajlardaki doluluk oranı, bu seviyelerde seyrini sürdürüyor. Su oranı 8 Ocak'ta son 15 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 19,16’ya kadar inmişti.

Kente su sağlayan barajlardaki doluluk oranı bugün itibarıyla yüzde 81,11 olarak ölçülürken, son iki haftada yaşanan artış yüzde 0,83 oldu.

Su miktarı Istrancalar'da yüzde 49,22, Terkos'ta yüzde 78,78, Sazlıdere'de yüzde 43,31, Alibey'de yüzde 66,26, Büyükçekmece'de yüzde 77,16, Ömerli'de yüzde 95,79, Darlık'ta yüzde 97,52, Elmalı'da yüzde 95,31, Kazandere'de yüzde 76,90 ve Pabuçdere'de yüzde 76,78 olarak kaydedildi.

Kente su sağlayan baraj ve göletler, 868 milyon 683 bin metreküp su biriktirme hacmine sahipken, su miktarı bugün itibarıyla 704,62 milyon metreküp seviyesine yükseldi.

Barajlarda 2021 yılı içerisinde ölçülen yağış miktarı ise 420,35 milyon metreküp oldu.

İstanbul'da ortalama günlük 2,9 milyon metreküp su tüketilirken dün itibarıyla şehre verilen su miktarı 2 milyon 677 bin metreküp oldu.

İstanbul'a su sağlayan Melen ve Yeşilçay regülatörlerinden 1 Ocak'tan bugüne kadar 254,59 milyon metreküp su alındı.

Son 15 yılın doluluk oranları

Barajlardaki doluluk oranı, 26 Nisan tarihi baz alındığında 2006'da yüzde 96,61, 2007'de yüzde 50,67, 2008'de yüzde 42,89, 2009'da yüzde 97,21, 2010'da yüzde 97,89, 2011'de yüzde 97,23, 2012'de yüzde 95,16, 2013'te yüzde 91,73, 2014'te yüzde 30,91, 2015'te yüzde 95,95, 2016'da yüzde 84,72, 2017'de yüzde 87,44, 2018'de yüzde 89,60, 2019'da yüzde 91,72, 2020'de ise yüzde 69,07 olarak gerçekleşmişti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.