İsrail'in Mescid-i Aksa Planı

İsrail yönetiminin son dönemde Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlalleri büyük tepki topluyor. Yahudi yerleşimcilerin, İsrail polisinin koruması altında Aksa'nın avlusuna girmesi bölgedeki tansiyonu yeniden artırdı. İsrail'in, Yahudi yerleşimciler aracılığıyla bölgeyi karıştırmasının altında tek bir hedefi var: üç semavi din açısından da kutsal kabul edilen Mescid-i Aksa'yı bölmek ve mesciddeki Müslüman varlığına son vermek.

26 Haziran'da İsrail güçleri Mescid-i Aksa'nın avlusuna zorla girerek 10 kişiyi gözaltına aldı. İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yaptığı baskında İsrail güçlerinin Aksa'nın kapılarını kapattığı, yaklaşık 190 polisin silah zoruyla Aksa'ya girdiği ve cemaatten bazı kişileri darp ettiği açıklandı. Ramazan ayında yaşanan bu olaylar Mescid-i Aksa'da gerilimi artırdı.

Daha sonra El-Halil kentindeki Kiryat Arba Yahudi yerleşim yerinde bir İsrailli kız çocuğu öldürüldü. İsrailli çocuğun ailesinin Mescid-i Aksa'ya girme çağrısı sonrası 12 Temmuz'da 30 Yahudi yerleşimci Mescid-i Aksa'nın avlusuna girdi. Bu olay bölgedeki tansiyonu daha da artırdı. Baskına tepki gösteren 1948 Filistin İslami Hareketi Başkan Yardımcısı Kemal el-Hatib yaptığı açıklamada Mescid-i Aksa'ya baskınlar olabileceği çağrısında bulundu. Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'ya girmeye çalışması bölgedeki gerilimi tırmandırdı. Temmuz ayında yükselen tansiyon Ağustos ayında artmaya devam etti.

İSRAİL AKSA ÜZERİNDEN KUDÜS'Ü BÖLMEYİ HEDEFLİYOR

14 Ağustos'ta Süleyman Mabedi'nin yıkılışının anıldığı "Tişa BeAv" adı verilen matem günü dolayısıyla bir grup Yahudi yerleşimci İsrail polisinin koruması altında Mescid-i Aksa'nın avlusuna girdi. İsrail polisinin koruması altında Mescid-i Aksa'nın avlusuna girilmesinin ardından Filistin'den ve Ürdün'den İsrail'e sert tepki geldi. Filistin Dışişleri Bakanlığı, "İsrail hükümetinin desteğiyle gerçekleşen bu baskınlarla, Aksa'da önce zamansal sonra da mekansal bir bölünme hedefleniyor. İsrail'in yürüttüğü kapsamlı savaş karşısında Aksa'nın korunması için harekete geçilmesi gerekiyor" açıklamasını yaparak İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)'nı toplantıya çağırdı.

DİN SAVAŞINI KULLANIYOR

Ürdün Vakıflar ve İslami İşler Bakanı Vail Arabiyat, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik tacizlerinin bölgede “din savaşlarının" çıkmasına neden olacağı konusunda İsrail'i uyardı. Bakanlık yaptığı açıklamada 400'den fazla Yahudi yerleşimcinin İsrail askerlerinin koruması altında Mescid-i Aksa'ya girdiği ve Aksa'da daha önce görülmemiş şekilde yoğun güvenlik önlemleri bulunduğunu ifade edildi. Ürdün yaptığı açıklamada BM, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nı artan saldırılara karşı İsrail'e baskı uygulamaya çağırdı.

AMAÇ: KUDÜS

15 Ağusto'ta İİT yaptığı yazılı açıklamada Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerini durdurması için BMGK'dan acilen harekete geçmesi çağrısında bulundu. Arap Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Ahmed bin Hilli ise yaptığı açıklamada İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerinin din odaklı bir çatışamaya neden olabileceği konusunda İsrail'i uyardı. Arap Birliği, İsrail'in uygulamalarının “Kudüs'teki Yahudi yerleşimci siyasetini güçlendirme, demografik ve coğrafi yapıyı değiştirme ile Kudüs'ü Filistin'den ayırma" planının bir parçası olduğunu ifade etti. Hilli, BMGK'yı harekete geçmeye çağırdı.

MESCİD-İ AKSA'NIN YÖNETİMİ

Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa ve Aksa'nın da içinde bulunduğu Doğu Kudüs, 1967 yılında İsrail tarafından işgal edildi. Bu tarihten 2000 yılına kadar, Ürdün'e bağlı Mescid-i Aksa Vakfı, Harem-i Şerif'in yönetiminde tek söz sahibi oldu. Mescid-i Aksa Vakfı, Mescid-i Aksa'nın korunmasından ve Müslüman olmayan diğer grupların ve turistlerin Aksa'nın avlusuna düzenledikleri ziyaretleri kontrol etmekten sorumlu. Ancak İsrail zaman zaman bu anlaşmayı ihlal ederek, Mescid-i Aksa'ya baskınlar yaptı.

İKİNCİ İNTİFADA

2000 yılında dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron, yüzlerce polis ve korumasıyla Mescid-i Aksa'ya zorla girdi. Şaron'un bu hareketi Filistin'de tarihi İkinci İntifada'nın patlak vermesine neden oldu. İkinci İntifada Filistin halkının İsrail işgaline karşı başlattığı en büyük direnişlerden birine sahne oldu ve 2005 yılına kadar sürdü. Şaron'un Aksa'ya postallarıyla girmesinden sonra Aksa Vakfı, İsrail'e tepki göstererek ziyaretleri iptal etti. Aksa Vakfı'nın bu kararına karşılık İsrail yönetimi bölgede tek taraflı turisttik ziyaretler gerçekleştirerek Ürdün ile yapılan anlaşmayı ihlal etmeye başladı. Şaron hükümeti böylece Müslümanların kontrolünde olan Aksa'nın yönetimini tek taraflı tanımamaya başladı.

İsrail yönetimi bu ihlalleri bir adım öteye taşıyarak 2003'ten itibaren Yahudi yerleşimcileri, polis korumasında Mescid-i Aksa'nın avlusuna almaya ve zaman zaman Müslümanların girişlerine yaş sınırlaması getirmeye başladı.

İsrail'in bölgede izlediği politikalar ve bölgeyi Yahudi yerleşimcilere açmaya yönelik uygulamaları Filistin tarafında büyük endişeye yol açıyor. Bölgeyi Yahudileştirmeye çalışan İsrail yönetimi ve radikal dinci Yahudiler, Kudüs'te bir Yahudi tapınağı bulunduğuna ve bu yüzden Harem-i Şerif'in kendilerine ibadete açılması çağrısı yaparak bölge üzerinde hak iddiasında bulunuyor.

Kaynak: Yeni Şafak

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.