İslam'a Bedel Ödeten Büyük Yara!

Altınoluk Dergisi "Nasıl Bir Müslüman Kalitesi İslam'ı Yaşamak Mı, Kullanmak Mı?" sorusu ışığında 353. sayısı ile okuyucularıyla buluşuyor.

Ramazan’ın son yarısına girmiş bulunuyoruz. Kadir gecesini yaşayacağız, Rabbimiz nasib ederse Bayram’a erişeceğiz.

Ramazan gün gün hücrelerimizi yeniliyor. Onun iklimine gerçekten girebildiğimiz ölçüde, oruçla, namazlarla yüreklerimizi İslam içinde tahkim ediyoruz. Bu önemli.

Gevşediysek, yorulduysak, yıprandıysak, heyecanımız düştüyse, aşındıysak...

Yani İslam’la ilişki formatımız, kalite kabına uğradıysa Ramazan mevsimi diriltici bir iklim sunar yudumlayabilene, teneffüs edebilene.

Altınoluk bu sayısında, İslam’la ilişkide bir riski gündeminize taşımaya çalıştı.

Bu aslında tanıdık bir risk: Din istismarı.

Ancak “Din istismarı” geçmişte, laik – seküler sistemin en samimi Müslümanları biçmek için kullandığı bir tahrip söylemi idi. Bir insan din ile, kurulu düzenin sathi ölçüleri dışında ilişki kurmuşsa o tehlikeli addediliyor, ancak doğrudan dindarlık suçlanıyor gözükmesin diye de üzerine “Din istismarı” damgası vurulup, suçlu kategorisine sokuluyordu. Böyle cehennemi baskı günleri yaşandı ülkemizde.353-ALTINOLUK

Allah’a şükür bunlar önemli ölçüde geride kaldı.

Bizim bu sayımızda gündeme getirdiğimiz ise, bazan din ile içiçe görünen kişi ve grupların, onu, kendi çıkar veya savaşlarının aleti haline getirmelerinden doğan olumsuzluktur.

Mesela bir başka mü’min kişi veya toplulukla mücadele ederken, Kur’an’ın veya Rasulullah’ın tanımlamalarına başvurmak, onları alıp düşman bellediğimiz kişi veya gruplara giydirmek gibi...

Ya da Müslüman görünmenin prim yaptığı kanaatiyle siyasi veya bürokratik kademelerde tırmanmak için islami rollere bürünmek gibi.

Ya da, öfkelerimizi, bazan cinayetlerimizi İslam ile meşrulaştırmak gibi.

Bu, İslam’a bedel ödeten bir büyük yara.

İslam’ın kullanılmasını önlemek de bir mü’min hassasiyetini gerekli kılıyor.

Öncelikle kendi kişiliklerimizde böyle bir kalb zaafı oluşmuşsa ondan arınmak ve kalbimizi “ihlas” ile tahkim etmek gerekiyor. Değilse ahirette işimiz zor.

Sonra da, İslam’ın kişi olsun grup olsun, kötü roller içinde kullanılmasına karşı net tavırlar ortaya koymakla yükümlüyüz.

RAMAZAN'DA İHLASLA DONANMIŞ BİR YÜREK

Altınoluk Dergisi, geçtiğimiz ay İstanbul’da bir Temsilciler toplantısı yaptı. Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir hocanın yazdığı “Peygamberimizin Sevdiği Müslüman” isimli hediye kitabımız hazır, onları temsilci arkadaşlarımıza belli oranlarda verdik. Abonelerini yenileyen okuyucularımıza ulaştırılacak. Bir yıl boyunca doya doya okuyacaksınız. O zaman, bu sayımıza kapak dosyası olan hassasiyeti daha iyi değerlendireceğinizden eminiz.

Kadir Gecenizi ve Bayramınızı tebrik ediyor, Ramazan’a ihlasla donanmış bir yürekle veda etmemiz için Rabbimizden lütuflar niyaz ediyoruz.

Sizleri dopdolu bir Altınoluk’la başbaşa bırakıyor, saygılar sunuyoruz. Allah’a emanet olunuz.

ALTINOLUK’UN TEMMUZ SAYISINDA NELER VAR?

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi “Gönül Bahçesinden Hak Dostlarından Hikmetler” üst başlığında “Bâyezîd-i Bistâmî (rahmetullahi aleyh) -6″ Hazretleri’ni anlatıyor.

Dr. Adem Ergül, Bir Güzel Müslüman Sahibü'l Vefa Musa Efendi,

Ahmet Taşgetiren, İslam ile Doğru İlişki,

Prof. Dr. Süleyman Derin, Sufilere Göre İlim, Amel ve Marifet Birlikteliği,

Doç. Dr. Kerim Buladı, Kur'an Ayında Kur'ân'ı Anlayarak Okumak,

Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu, Esad Erbili Hazretlerinin Oğlu Mehmed Ali Efendi,

Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, Felâh-ı Ümmet İçin,

Mehmet Lütfi Arslan, Kudüs Yere İnmiş Mahşer,

Beytullah Demircioğlu, Kuzey Irak'tan Sonra Kuzey Suriye Mi?,

Mehmet Dinç, Kültürel Farklılık Kültürel Zenginliktir,

Nureddin Yıldız, İslam Müslüman İster,

Ayrıntılı Bilgi: www.altinoluk.com

altinoluk_kampanya

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.