İslâm Dininde Çalışmanın Önemi

İslam'da çalışmanın, alın terinin, helal kazancın önemi nedir? İnsanın elinin emeği ile kazanndığının faziletini bildiren ayet ve hadisler...

Son ve en mükemmel din olan İslâm’ın gayesi insanların mutluluğudur. Bu mutluluk, tek taraflı ve dengesiz bir mutluluk değildir.

İslâm dini, insanlara hem dünyada hem de ahiret hayatında mutlu olmanın yollarını göstermiştir. Dünya ve ahiret mutluluğu çalışmakla elde edilir. Bu sebeple müslüman, her ikisi için de çalışmak zorundadır. Dünya için çalışıp kazanmak da dinimizin emridir.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Hakikaten insan için çalıştığından başkası yoktur”[1] buyurarak çalışmanın önemini bildirmiştir.

Sevgili Peygamberimiz de: “Kişinin yediği en hayırlı yemek, elinin emeği ile kazandığı yemektir. Allah’ın Peygamberi Davut (a.s.)’da elinin emeği ile geçinirdi.”[2] buyurmuştur.

Dinimiz, çalışmaya büyük önem vermiş, helâl kazanç sağlamak için çalışmayı ibadet olarak değerlendirmiştir.

Bir gün peygamberimizin bulunduğu bir yerde güçlü kuvvetli birinin geçtiğini gördüler.

Bunu gören ashab:

–Ya Resûlellah! Keşke bu adam Allah yolunda çalışsa, dediler.

Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu:

– Eğer bu adam evinden küçük çocuklarının ekmeğini kazanmak için çıkmış ise Allah yolundadır. İhtiyar anne ve babasının ihtiyaçlarını karşılamak için çıkmış ise yine Allah yolundadır. Kendi ekmeğini kazanmak için çıkmış ise yine Allah yolundadır. Eğer gösteriş için çıkmış ise işte o zaman şeytan yolundadır.”[3]

İslâmın beş şartından ikisi olan zekât ve hac, zengin müslümanların yapması gereken ibadetlerdir. Zenginlik ise çalışmakla elde edilir. Çalışan insan hayırlı insandır. Çünkü, insan çalışmakla hem kendisine, hem ailesine, hem de milletine yararlı olur.

Peygamber Efendimiz: “İnsanların hayırlısı, insanlara yararlı olandır.”[4] buyurarak bu gerçeği açıklamıştır.

Müslüman hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışmalı, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için hazırlık yapmalıdır.

Peygamberimiz, daima çalışmayı tavsiye etmiş “İki günü birbirine eşit olan aldanmıştır.”[5] buyurarak müslümanların her gün daha ileri gitmesini stemiştir.

Medineli müslümanlardan biri Peygamber Efendimize gelerek kendisine yardım etmesini istedi. Peygamberimiz ona:

– Evinde bir şey yok mu? diye sordu. O da:

– Bir tarafını üstümüze aldığımız, bir tarafını da yere serdiğimiz bir sergi ile içinden su içtiğimiz bir çömlek var, dedi.

Peygamberimiz ona:

– Git onları bana getir, dedi. Adam gidip getirdi, Peygamberimiz:

– Bunları kim satın alacak, dedi.

Müslümanlardan biri:

– Ey Allah’ın Resûlü, ben onları bir dirheme satın alırım, dedi. Peygamberimiz:

– Fazla veren var mı? diye sordu. Bir başkası:

– Bunlara iki dirhem veririm, dedi. Peygamberimiz bunları o adama verdi. Sonra kendisine gelen adama dönerek:

– Bunların (dirhemlerin) biriyle evine yiyecek al, biriyle de bir balta alarak bana getir, dedi. Peygamberimiz adamın getirdiği baltaya kendi eliyle sap taktı ve:

– Haydi git (dağdan) odun kes de sat, onbeş gün seni buralarda görmeyeceğim, buyurdu.

Adam onbeş gün sonra geldi. On dirhem kazanmış, bir kısmıyla yiyecek, bir kısmıyla da elbise almıştı. Bunun üzerine Peygamberimiz:

– Böyle çalışman, dilencilik yapmandan hayırlıdır. Çünkü dilencilik yapmak kıyamet gününde yüzünde kara leke olacaktır, buyurdu. [6]

Sevgili Peygamberimiz şu mübarek sözü ile bize dünya ve ahirette mutlu olmanın yollarını göstermiştir. Buyuruyor ki:

“Sizin hayırlınız; dünyası için ahiretini terketmeyen, ahireti için de dünyasını terketmeyip her ikisi için çalışan ve insanlara yük olmayandır.”[7]

O halde müslüman hem dünya, hem de ahiret için çalışacak, her gün daha ileri gidecektir. Dinimizin emri budur.

[1]   Necm sûresi,  39.

[2]   Riyazü’s-Salihin, c.1, s. 569.

[3]   Et-Terğib ve’t-terhib, c. 2, s. 524.

[4]   250 Hadis, s. 121.

[5]   Keşfu’l-Hafa, c. 2, s. 233.

[6]   Et-Terğib, ve’t-Terhib, c. 2, s.  523.

[7]   Muhtaru’l-Ehadis

İslam ve İhsan

EL EMEĞİ İLE HELÂL KAZANCIN ÖNEMİ

El Emeği İle Helâl Kazancın Önemi

HELAL KAZANÇTAKİ SIR NEDİR?

Helal Kazançtaki Sır Nedir?

MÜSLÜMANIN HAYATINDA HELAL LOKMANIN ÖNEMİ

Müslümanın Hayatında Helal Lokmanın Önemi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.