İsar ile İlgili Hadisler

İsar ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v.) isar ile ilgili hadis-i şerifleri...

 Peygamber (s.a.v.) Efendimizin isar hakkındaki bazı hadisleri.

İSAR HAKKINDA HADİSLER

Hz. Enes (r.a.) şöyle anlatır:

Resûlullâh, İslâm için kendisinden ne istenirse onu mutlakâ verirdi. Hele bir keresinde, yanına gelen bir adama, büyük bir koyun sürüsü vermişti... Adam kabîlesine dönünce:

“–Ey milletim! (Koşun) müslüman olun. Çünkü Muhammed, fakirlik ve ihtiyaç korkusu duymadan çok büyük ikram ve ihsanlarda bulunuyor.” dedi.

Hattâ kimileri, sırf dünyâlık elde etmek için Müslüman olurlardı. Fakat çok geçmeden müslümanlık onların gözünde, dünyâdan ve dünyâ üzerindeki her şeyden daha değerli hâle gelirdi. (Müslim, Fedâil, 57-58)

***

Hadis-i şerifte buyrulur: 

Bir şahıs Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’e gelerek:

“–Ey Allâh’ın Rasûlü! Ben açım.” dedi. Rasûlullâh Efendimiz, hanımlarından birine haber salarak yiyecek bir şeyler göndermesini istedi. Fakat mü’minlerin annesi:

“–Sen’i peygamber olarak gönderen Allâh’a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yok.”dedi. Diğer hanımlarının da aynı durumda olması üzerine Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ashâbına dönerek:

“–Bu gece bu şahsı kim misâfir etmek ister?” diye sordu. Ensâr’dan biri:

“–Ben misâfir ederim, yâ Rasûlallâh!” diyerek o yoksulu alıp evine götürdü. Eve varınca hanımına:

“–Evde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Hanımı:

“–Hayır, sâdece çocuklarımın yiyeceği kadar bir şey var.” dedi. Sahâbî:

“–Öyleyse çocukları oyala. Sofraya gelmek isterlerse onları uyut. Misâfir içeri girince de lambayı söndür. Biz de sofrada yiyormuş gibi yapalım.” dedi.

Sofraya oturdular. Misâfir karnını doyurdu; onlar da aç yattılar. Sabahleyin o sahâbî, Peygamber’in yanına gitti. Onu gören Rasûl-i Ekrem şöyle buyurdu:

“–Allâh Teâlâ, bu gece misâfirinize yaptıklarınızdan ziyâdesiyle memnun oldu.” (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 10; Tefsîr, 59/6; Müslim, Eşribe, 172)

***

İbn Münkedir’in (r.a.) işittiğine göre, Câbir b. Abdullah (r.a.) şöyle demiştir:

“Resûlullah kendisinden bir şey istendiğinde asla ‘hayır’ demezdi.” (Müslim, Fedâil, 56)

***

Sehl b. Sa’d (r.a.) anlatıyor:

“Bir kadın ... elinde kenarları dokunmuş bürde türünden bir kumaşla gelerek, ‘Yâ Resûlallah, bunu giymeniz için kendi elimle dokudum.’ dedi. Böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Resûlullah kumaşı aldı ve izar şeklinde giyinerek (belden aşağısına sararak) yanımıza geldi. Fakat orada bulunanlardan biri kumaşa dokunarak, ‘Yâ Resûlallah, bunu bana giydir!’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘Tamam.’ buyurdu ve Allah’ın dilediği kadar (bir süre) o mecliste kaldıktan sonra evine döndü. Sonra da kumaşı katlayarak ona gönderdi.” (Buhârî, Libâs, 18)

***

Enes b. Mâlik’ten (r.a.) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 59)

***

Zeyd b. Eslem’in (r.a.), babasından naklettiğine göre, babası Hz. Ömer’i (r.a.) şöyle derken işitmiştir:

“Resûlullah bir gün bize sadaka vermemizi emretti. Bu (emir) paramın olduğu bir zamana rastladı. ‘Bir gün Ebûbekir’i geçebileceksem, işte bugün geçerim!’ dedim ve malımın yarısını getirdim. Resûlullah, ‘Ailene ne bıraktın?’ dedi. Ben de, ‘Bu kadarını.’ dedim. Ebûbekir, malının hepsini getirdi. Sonra Resûlullah ona da, ‘Ailene ne bıraktın?’ dedi. O, ‘Onlara Allah ve Resûlü’nü bıraktım.’ diye cevap verdi. Bunun üzerine, ‘Bundan sonra seninle hiçbir şeyde asla yarışmam!’ dedim.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 40; Tirmizî, Menâkıb, 16)

İslam ve İhsan

ÎSÂR NEDİR?

Îsâr Nedir?

CÖMERTLİK VE İSAR İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

Cömertlik ve İsar ile İlgili Örnekler

PEYGAMBERİMİZİN HAYATINDAN İSAR ÖRNEKLERİ

Peygamberimizin Hayatından İsar Örnekleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.