İcma Ne Demek?

İcma nedir, ne anlama gelir? İcmanın dini anlamı nedir? İcma nasıl yapılır? İcmanın gerçekleşebilmesi için gerekli şartlar nelerdir?

İcma, İslâm fıkhının Kur’an ve Sünnet’ten sonra üçüncü kaynağıdır.

İCMA NEDİR?

İcma, sözlükte “birleştirmek, bir konuda fikir birliği etmek ve azmetmek” gibi anlamlara gelir.

İcmanın dindeki anlamı ise, İslam bilginlerinin Peygamberimizden (s.a.s.) sonraki herhangi bir devirde dinî bir meselenin hükmü üzerinde fikir birliği etmeleridir.

İCMA NASIL YAPILIR?

Bu görüş birliği iki şekilde oluşur. Birincisi, İslam bilginleri dinî bir konuda görüşlerini aynı yönde olmak üzere açıklarlar. Buna “Sarih İcma” denir. İkincisi ise dinî bir mesele hakkında bir veya birkaç müctehid görüş belirtir, bu görüşten haberdar olan o devirdeki diğer müctehidler aynı görüşü açıkça belirtmemekle beraber karşı görüşte de bulunmayıp susarlar. Böylece o görüşü kabul etmiş sayılırlar. Buna da “Sükuti İcma” denir. İslam bilginlerinin büyük çoğunluğuna göre Sarih İcma dinî hükümler için kesin bir kaynaktır. Sükûti İcmaın kesin olup olmadığı tartışmalıdır.

İslam bilginlerinin büyük çoğunluğu aşağıdaki ayet-i kerime ve hadis-i şerifi İcma için dayanak göstermektedirler.

Allah Teala şöyle buyuruyor: “Kim kendisine doğru yol belli olduktan sonra Peygambere karşı çıkar, Müminlerin yolundan başkasına giderse onu döndüğü yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir gidiş yeridir.” (4/Nisâ, 115.)

Bu ayette, Müminlerin gittiği yolun uyulması gereken doğru yol olduğu belirtilmektedir. Bu yol, şüphesiz İslam bilginlerinin ayet ve hadislerin ışığı altında fikir birliği ettikleri yoldur.

Peygamberimiz (s.a.s.) de “Benim ümmetim sapıklık üzerinde birleşmez.” (İbn Mace, “Fiten”, 8.) buyurmuştur.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

DİNÎ VE ŞERÎ HÜKÜMLERİN KAYNAKLARI NELERDİR?

Dinî ve Şerî Hükümlerin Kaynakları Nelerdir?

KUR’AN, HADİS VE İCMADA MİRAS İLE İLGİLİ DELİLLER

Kur’an, Hadis ve İcmada Miras ile İlgili Deliller

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.