Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman'ın Kıssasından İbret Veren Yönler

Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman'ın hayatlarından ibret veren yönler...

Dâvûd (a.s) hem peygamber hem de sultan idi. Yahûdi kabilelerini bir araya getirdi. Kendisine Zebûr verildi. Bu kitap, öğüt, dua ve münâcâtlardan ibaretti. Şer‘î hükümlerde ise Hz. Musa’nın şeriatiyle amel ediyorlardı.

Âyet-i kerimelerde şöyle buyrulur:

“Gerçekten Biz, dağları (ona) boyun eğdirdik, akşam-sabah O’nunla beraber tesbîh ederlerdi. Kuşları da toplanmış olarak (ona itaat) ettirdik. Hepsi onun (zikrine katılmak) için dönüp gelirlerdi.” (Sâd 38/18-19. Bkz. el-Enbiyâ 21/79)

“Ona demiri yumuşattık. «Geniş zırhlar îmâl et, dokumasında da ölçüyü gözet ve (ehlinle birlikte) sâlih amel işleyin! Çünkü Ben, ne yaparsanız hakkıyla görenim» (diye vahyettik).” (Sebe’ 34/10-11. Bkz. el-Enbiyâ 21/80)

Dâvûd (a.s) zırhlar yapar Allah yolunda cihâd ederdi.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“Biz Dâvûd’a Süleymân’ı verdik. Süleymân ne güzel bir kuldu! Doğrusu o, dâimâ Allah’a yönelirdi.” (Sâd 38/30)

Allah Teâlâ Hz. Dâvûd’a ve Hz. Süleymân’a ilim vermiş, kuşların lisânını öğretmiş ve her şeyden nasipler lutfetmişti.[1]

Allah (c.c), insan, cin, hayvânât ve rüzgârı Hz. Süleyman’ın emrine verdi. Onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttı.[2] Süleyman (a.s) cihâd sebebiyle atları çok severdi.

Ondan sonra Hz. İlyâs, Hz. Elyesa‘, Hz. Zülkifl ve Hz. Yûnus (a.s) İsrâiloğullarına peygamber olarak gönderildiler. Bu dönemde yaşayan Hz. Üzeyr, Hz. Zülkarneyn ve Hz. Lokman’ın peygamber olup olmadıkları ihtilaflıdır. Evliyâullah’tan sâlih birer zât oldukları rivayet edilir.

Târih boyunca İsrâiloğulları kâh doğru yoldan gider kâh isyân ve azgınlıkla hak yoldan çıkarlardı. Onlar dinden uzaklaştıkça Allah Teâlâ üzerlerine bir düşman musallat eder, bazen esarete, bazen farklı musibetlere uğrar, zaman zaman da başsız kalıp perişan olurlardı. Sonra Allah’a dönüp dua ederek bu tür musibetlerden kurtulurlardı. Onların târihinden ibret alarak bugün biz de Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederek içine düştüğümüz sıkıntılardan kurtulmalıyız.

Dipnotlar:

[1] en-Neml 27/15-16.

[2] el-Enbiyâ 21/81; Sebe’ 34/12.

Kaynak: Doç. Dr. Murat Kaya, Kitabımız Kur’ân Muhtevâsı ve Fazîletleri, Erkam Yayınlıar

İslam ve İhsan

HZ. SÜLEYMAN (A.S.) KİMDİR?

Hz. Süleyman (a.s.) Kimdir?

HZ. DAVUT (A.S.) KİMDİR?

Hz. Davut (a.s.) Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.