Halîk Ne Demek?

Halîk ne demektir? Kısaca anlamı nedir? Halim ismi Kuran'da geçiyor mu?

Tahmin etmek, ölçmek, bir şeyi yaratmak, örneksiz meydana getirmek, yalan uydurmak, bir şeyi düzeltmek, yumuşatmak, elbise eskimek, güzel huylu olmak, yumuşak olmak, düz olmak anlamlarındaki "h-l-k" kökünden türeyen hâlik Allah'ın sıfatı olarak; yaratıcı demektir.

Allah'ın hâlik sıfatı, Kur'ân'da sekiz âyette geçmiş ve her şeyi yaratanın Allah olduğu bildirilmiştir: "De ki, Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O tektir, kahhardır." (Ra'd, 13/16); "O Allah yaratan, var eden, şekil verendir..." (Haşr, 59/24).

Kur'ân'da Allah'ın bütün varlıkları yaratmasıyla ilgili olarak bu kökten fiil, isim ve mastar şeklinde pek çok kelime kullanılmıştır. Bütün bunlar, yaratmanın sadece Allah'a özgü olduğunu ifade etmektedir. "Allah'tan başka yaratıcı mı var?..." (Fâtır, 35/3) "Allah, dilediğini yaratır."; "Her canlıyı sudan yaratmıştır." (Nûr, 24/45)

İki âyette "hâlik" kelimesinin çoğulu olan "hâlikûn" geçmiştir ki bu, yaratıcıların çokluğu anlamına gelmez. Bu, azamet çoğuludur. "Attığınız meniyi gördünüz mü? O'nu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz?" (Vâk'ıa, 56/58- 59)

Hallâk sıfatı, hâlik kelimesinin mübalâğa ifade eden şeklidir. Devamlı yaratan, mükemmel bir şekilde yaratan demektir. Kur'ân'da iki âyette geçmiştir: "Gerçekten senin Rabb'in hallaktır, alîmdir." (Hicr, 15/86; bk. Yâsîn, 36/81)

Ahsenü'l-hâlikîn, yaratanların, takdir ve tasvir edenlerin en güzeli, en iyisi demektir. Bu vasıf, Allah'ın mutlak ve mükemmel yaratıcı, takdir edici olduğunu ifade eder. Kur'ân'da iki âyette geçmiştir: "Yaratanların en güzeli Allah ne yücedir." (Mü'minûn, 23/14; Bk. Sâffât, 37/125). Âyetlerde geçen "hâlikîn" kelimesi takdir ve tasvir ediciler demektir. "...İyi bilin ki yaratma ve emir O'nundur..." (A'râf, 7/54)

İslam ve İhsan

EL-HALIK ANLAMI

El-halık Anlamı

ESMAÜL HÜSNA ANLAMLARI VE FAZİLETLERİ

Esmaül Hüsna Anlamları ve Faziletleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.