Güneş Sistemi'nin Yapı Taşlarının Sırrı Çözüldü

Güneş sistemindeki gezegenleri oluşturan taneciklerin soğumuş yıldızlardan artakalan zerreler olduğu belirlendi.

Gök bilimciler, bir araya gelip Güneş sistemindeki gezegenleri oluşturan taneciklerin soğumuş yıldızlardan artakalan zerreler olduğunu keşfetti.

"Nature Astronomy" dergisinde yayımlanan çalışma, "kırmızı cüceler" olarak da bilinen soğumuş ancak hala düşük derecede enerji yayan asemptomatik dev yıldızlarda protonlar ile aşırı derecede ağır bir oksijen izotopu olan Oksijen-17 arasındaki füzyon tepkimelerinin sanılandan 2 kat daha fazla olduğunu ortaya çıkardı.

Füzyon tepkimelerini İtalya'daki Yeraltı Nükleer Astrofizik Laboratuvarı'nda yaptıkları deneylerde gözlemleyen bilim adamları, kırmızı cücelerdeki füzyon sırasında açığa çıkan tepkime sıklığının kadim gök taşı kalıntıları arasında bulunan taneciklerin oluşumunu da açıkladığını belirtti.

Edinburgh Üniversitesinden gök bilimci Marialuisa Aliot, "Kilit önem taşıyan yıldız tozu zerreciklerinin gizemini sonunda çözmüş olmak büyük keyif. Çalışmamız, yıldızlar içinde meydana gelen nükleer tepkimelerin doğru bir biçimde ölçülmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu." dedi.

Asemptomatik dev yıldızlar'n Güneş'ten 6 kat daha büyük ve binlerce kat daha parlak olduğu biliniyor.

Yaşlanan kırmızı cücelerin çekirdekleri genişliyor ve dış katmanlarını uzaya fırlatıyor. Bu katmanlar, yıldızlar arası gaz ve toz bulutu haline gelerek yeni yıldızları ve daha sonra gezegen haline gelecek gök cisimlerini oluşturuyor.

Kırmızı cücelerden kopan zerreciklerin çok büyük bir kısmı, gezegen oluşumu sürecinde yok oluyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.