Gazzeli Kadın Mühendisler Kendini Onaran Asfalt Üretti

Gazzeli kadın mühendisler, demir atıklarını kullanarak kendi kendini onaran asfalt üretmeyi başardı.

Gazze'deki İslam Üniversitesi'nin İnşaat Mühendisliği Bölümü'nden mezun olan Hatice er-Remlavi (22), Hedil Ebu Iyşe (22), Nur Hasan (21), hazırladıkları proje kapsamında, yollarda zamanla oluşacak bozuklukları onararak dışarıdan bir maddeye ihtiyaç duymaksızın kendi kendini yenileyebilen asfalt üretmeyi başardı. Proje ay başında Bahreyn'de 111 ülkenin katıldığı yarışmada 6 bin rakibini geride bırakarak, "Nasır bin Hamad Al Halife Genç Mucit" ödülünü kazandı.

Projeleriyle ilgili AA muhabirine bilgi veren Remlavi, "Asfalt genelde 2 maddeden oluşuyor. Biri mıcır taşı, diğeri zift. Yolda bozukluklar oluşunca yetkililer, onarımı için harici maddeler kullanmak durumunda kalıyor. Biz bu iki temel maddeye asfaltın sertlik, mekanik ve fiziksel özelliklerini koruyarak belirli oranda yeni bir madde ekledik. O da, çok ince demir parçaları." dedi.

Remlavi, elektromanyetik ısı üreten bir aracı çatlakların üzerinde dolaştırdıklarını, asfaltta bulunan demir parçalarının bu ısıyı emdiğini, ısısı yükselen demir parçalarının da asfaltı erittiğini ve mevcut çatlakların kapandığını anlattı.

"YOLLARI ONARIM IÇIN HARCANAN PARA CEBIMIZDE KALACAK"

Abluka nedeniyle Gazze'deki yolların yeteri kadar iyi olmadığına işaret eden Remlavi, klasik yolların hepsinde bozuklukların onarımı için harici bir maddenin kullanıldığını, bu maddenin de maliyetinin yüksek olabildiğini belirtti.

"Onarım için harcanan para cebimizde kalacak. Maliyeti normal olan bir asfalt ürettik. Bunu yaparken çevrede bulunan demir atıklarını geri dönüşümle kullandık. Çevreyi de bu atıklardan kurtarmış olduk." diye konuşan Remlavi, kullandıkları tüm malzemelerin Gazze'de olduğunu, onları elde etmede bir sıkıntı yaşamadıklarını dile getirdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.