Fatih'in Ayasofya Vakfiyesi Sergileniyor

Haliç Kongre Merkezi'nde açılan Kadastro Sergisi, çok sayıda padişah vakfiyesi ve tapuları göz önüne seriyor. Sergide en dikkat çeken belge ise 65 metrelik Ayasofya Vakfiyesi.

Haliç Kongre Merkezi sergi alanında dün başlayan “Osmanlı'dan Cumhuriyet'in İlk Yıllarına Türkiye'de Kadastro” Sergisi Osmanlı'dan bugüne tapu örnekleri, tarihi haritalar, padişah tuğraları, tarihte kadastroda kullanılmış malzemeler, vakfiyeler ve ilginç belgeleri açığa çıkarıyor.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nce Haliç Kongre Merkezi'nde 20-24 Nisan 2015 tarihleri arasında düzenlenen Dünya Kadastro Zirvesi çerçevesindeki sergi Şehircilik Bakanı İdris Güllüce tarafından açıldı.

CEYLAN DERİSİNE YAZILMIŞ

Serginin en dikkat çekici belgesi olan Fatih Sultan Mehmed'e ait 1462 tarihli ve 65 metre uzunluğundaki ceylan derisi üzerine yazılmış Ayasofya Camii'nin Arapça Vakfiyesi, orijinal haliyle görülebilecek. Sergide Osmanlı coğrafyasına ait çok şaşırtıcı tapu belgelerinin yanı sıra 1546 tarihli Şehzade Sultan Mehmed Han Hazretleri'nin Hudûdnâme Defteri ve 1841 tarihli Sultan Abdülmecid'in annesi Bezm-i Alem Valide Sultan Vakfiyesi'ne ait belgeler de görülebiliyor.

26282770

1900'LERDEKİ İSTANBUL

Osmanlı döneminde kullanılan Defterhâne-i Hâkânî Yazılı mühür örneği ile yine çeşitli tarihi dönemlere ait haritalar da sergiye renk katıyor. Bu haritalar arasında 1884 tarihli Sultan II. Abdülhamid dönemine ait Rumeli haritası ile İzmir Karşıyaka'da Yahya Hayati Paşa'ya ait 1886 tarihli mahalle teşkilat haritası ve İstanbul'un 1912 tarihinde yapılmış 1:25000 ölçekli haritası da var. Sergi 24 Nisan akşamı sona erecek.

KADASTRO ŞEHİTLERİ

Dünya Kadastro Zirvesi'nde Çanakkale Savaşı'nda şehit düşen 26 Tapu ve Kadastro memuruna ait eşyaların yer aldığı bir başka sergi de ziyaretçilerle buluşuyor.

Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından arşivlerde yapılan araştırmalar sonunda Osmanlı Dönemi (Defter-i Hâkânî Emaneti) personelinin ve Kadastro Mekteb-i Alisi öğretmen ve öğrencilerinin de Birinci Dünya Savaşı'nın çeşitli cephelerinde savaşa katıldıkları ortaya çıktı. Araştırmada savaşa katılan kurum çalışanlarından ve öğrencilerinden 20 kişisinin fotoğrafları bulunmak üzere 49 kişinin şehit olduğu tespit edilebildi.

Sergide ismi tespit edilebilen şehitlere ait eşyalar görülebiliyor. Kurum “Tapu ve Kadastro Şehitleri” isimli bir de kitap hazırladı.

Kaynak: Yeni Şafak

FATİH'İN VAKFİYESİNDEKİ MEŞHUR BEDDUA

“İş bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya te'dile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi’nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar.

Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse;

Allâh’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın.

Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır.

Allâh’ın azabı onlaradır.

Allâh işitendir, bilendir.

(Fatih Sultan Mehmed Han / 1 Haziran 1453)

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.