Fanatik Yahudilerden İsrail’in Kuruluş Günü Bahanesiyle Mescid-i Aksa’ya Baskın

Fanatik Yahudiler, İsrail’in kuruluş günü bahanesiyle Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın avlusuna girdi.

İsrail polisinin eşlik ettiği yüzlerce fanatik Yahudi, İsrail’in kuruluş günü bahanesiyle işgal altındaki Doğu Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa’nın avlusuna girdi.

Fanatik Yahudilerin Aksa’ya baskınından önce çevreye onlarca İsrail polisi yerleştirildi. Filistinlilerin Harem-i Şerif’e girişine ise izin verilmedi.

İsrail polisi baskın sırasında Aksa’da ibadet eden Filistinli Müslümanları darbederek gözaltına almaya çalıştı.

İsrail güçleri, ibadet edenlere karşı gaz bombası ve plastik mermi kullanırken Filistinliler sloganlarla karşılık verdi.

Müdahale ettiği çok sayıda kişiyi zorla Kıble Mescidi’ne sokan İsrail polisi, mescidin kapılarını zincirleyerek ibadet edenleri içeriye hapsetti.

FANATİK YAHUDİLERDEN MESCİD-İ AKSA’YA BASKIN

Fanatik Yahudilerin İsrail askerleri eşliğindeki baskını çevredeki Müslüman gençleri de bir araya getirdi. Gençler, Mescid-i Aksa için sloganlar attı.

İsrailli fanatik Yahudi yerleşimci örgütleri, İsrail’in kuruluş yıl dönümü münasebetiyle Mescid-i Aksa’ya geniş çaplı baskınlar yaparak, Aksa’da İsrail bayrağı açma ve milli şarkılar söyleme çağrısında bulunmuştu.

Buna karşılık, Filistinli aktivistler ve din adamları ise Filistinlileri Mescid-i Aksa’ya ziyaretleri artırarak burada bulunmaya çağırmıştı.

Kaynak: AA

İSRAİL’İN KURULUŞ GÜNÜ NE ZAMAN?

14 Mayıs 1948’de BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti2nin kuruluşu ilan edildi. 24 saat sonra, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları saldırıya geçerek İsrail topraklarına girdiler.

İslam ve İhsan

MESCİD-İ AKSA’NIN TARİHİ VE ÖNEMİ

Mescid-i Aksa’nın Tarihi ve Önemi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.