Erkeklerin Yakalanma Riski 3 Kat Fazla

Prostat kanserinden sonra erkekler arasında en sık görülen kanser tipinin mesane kanseri olduğunu belirten Op. Dr. Mehmet Sarıer, bu tümörün en büyük nedenininse sigara olduğunu söyledi.

Mesane tümörlerinin tüm kanserlerin yüzde 5 ila 10'nunu oluşturduğunu söyleyen Üroloji Bölümü'nden Op. Dr. Mehmet Sarıer, "Tanı konulan hastaların yüzde 90'ı 60 yaş üstüdür. Yani ileri yaş hastalığı olduğu gibi erkeklerde 3 kat daha sık görüldüğünü söylemek mümkün. Bu tümörlerin bilinen en önemli sebebi de sigaradır" diye konuştu.

TEDAVİ TÜMÖRÜN KALDIRILMASI YÖNÜNDE OLMALI

Mesane tümörlerinin yüzde 98'nin kötü huylu olduğunu belirten Sarıer, bu nedenle tedavinin her zaman tümörün ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunun altını çizdi. Sarıer, "Tanı için tam idrar tetkiki, üriner sistem ultrasonografisi ve gerekirse ilaçlı böbrek filmi çekilmedir. Ancak en kesin tanı yöntemi sistostopidir. Ultrasonografide ya da böbrek filminde kitle tespit edildiğinde sistoskopi yapılması en doğru yaklaşım olacaktır" dedi.

KLİNİK EVRELEME YAPILMASI ŞART

Mesane tümörü ameliyatında hastanın tedavisinde ilk seçeneğin TUR (Transüretral Rezeksiyon) ameliyatı olduğunun altını çizen Sarıer, "Bu yöntemle, idrar kanalından endoskopla girilerek mesane içerisindeki tümörün temizlenmesi amaçlanır. Böylece hem patolojik değerlendirme hem de klinik evrelemenin yapılabilmesi için gereklidir. Çünkü tümör dokuları mesane kas dokusuna kadar ulaşmışsa tedavi farklı olacaktır" şeklinde konuştu.

Mesane kas dokusuna atlamış tümörün tedavisindeki temel yaklaşımın cerrahi olması gerektiğine vurgu yapan Sarıer, "Yüzeyel mesane tümörlerindeyse, mesane içerisine ilaç, altın standarttır. Mesane içerisine belli bir süre yine belirli aralıklarla ilaç uygulaması yapılır. İlaç uygulamasının amacıysa, tümör nüksünü önlemek ve TUR sonrası kalıntı tümörleri temizlemektir" ifadelerini kullandı.

Yüzeyel mesane tümöründe takip konusunda da açıklamalarda bulunan Sarıer sözlerine şöyle devam etti: "TUR ameliyatı sonrası ilk yıl 3 ayda 1, ikinci yıl 6 ayda 1, 2 ila 5 yıl arası da yılda 1 kez sistoskopi kontrolü yapılması gerekmektedir. Ayrıca mesane tümöründe radyoterapi yani ışın tedavisi ve kemoterapinin etkinliği nispeten düşüktür."

Kaynak: İHA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.