Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Gaybı ancak Allah’ın bildiğini bildiren En‘âm suresinin 59. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz.

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur:

وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا تَسْقُطُ مِنْ وَرَقَةٍ اِلَّا يَعْلَمُهَا وَلَا حَبَّةٍ ف۪ي ظُلُمَاتِ الْاَرْضِ وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ

Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın. (En‘âm, 6/59)

MUTLAK BİLGİ ANCAK ALLAH’INDIR, GAYBI DA ANCAK O BİLİR

Bilgi:

Allah’ın ilmi geçmiş ve geleceği; bütün zamanları kapsar. O olmuşu, olanı ve olacağı bilir. Geleceğin bilgisini ancak Allah bilir. Allah her an, her zaman dünyada, evrende ne olduğunu bilir. Bir ağaç yaprağının düşmesine varıncaya dek her şey Allah’ın bilgisi, gücü ve kudreti dâhilindedir. O, yeryüzünü, gökleri yaratmış; evrende mükemmel bir denge var etmiştir.

Hayat ilahî programa göre devam eder. Bir tohumun çekirdeğinden filizlenip çıkması, ağaçların çiçek açması ve meyve vermesine varıncaya dek her şey ilahî program çerçevesinde yürür.

Mesaj:

Gaybı bilenin ve ilahlık özelliklerine sahip olanın yalnızca Allah olduğuna inanırız.

Kelime Dağarcığı:

Mefâtih: Anahtarlar, açmaya yarayan aletler.

Mübîn: Açık, açıklayıcı, anlaşılır.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİRİ

  1. Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; başkası onları bilemez. Karada ve denizde ne varsa hepsini O bilir. O’nun bilgisi dışında dalından bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıkları içindeki bir tek dâneyi, yaş ve kuru ne varsa her şeyi bilir. Bütün bunlar, gerçeği tüm netliği ile gösteren apaçık bir kitapta yer almaktadır.

Bu âyet-i kerîme Allah Teâlâ’nın ilminin genişliğini ve kuşatıcılığını beyân eder. Şöyle ki: Akıl ve duyu organlarıyla bilinmesi mümkün olmayan “gaybın anahtarları”, diğer bir mânaya göre “gaybın hazîneleri” Allah’ın emrindedir. Daha açılmamış, vücuda gelmemiş, insanların ilmi ulaşmamış, ulaşması da mümkün olmayan öyle gayb hazineleri vardır ki, bütün bunların kendileri, kapıları ve anahtarları Allah’ın kudret elindedir. Bunları O’ndan başka kimse bilmez, sadece O bilir.

Cenab-ı Hak bunları bildiği gibi, en ince noktalarına kadar bütün varlıkları, örnek vermek gerekirse karada ve denizde bulunan her şeyi bilir. Hatta onun bilgisi olmadan bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içine düşen en küçük bir daneyi, yaş ve kuru her şeyi bilir. Görünmeyen ve görünen, düşünülen ve hissedilen, büyük küçük, düşen ve yerinde duran, hayatta kalan ve ölen hâsılı olmuş olacak, gizli açık her şey apaçık bir kitapta kaydedilmiştir. Bütün bunlar Allah’ın ilminde veya Levh-i Mahfuz’da yer almaktadır. Allah Teâlâ bunları kuşatıcı bir bilgi, ezici bir kudret ve ince bir hikmetle yaratıp düzenlemektedir.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

GAYBI ANCAK ALLAH BİLİR

Gaybı Ancak Allah Bilir

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.