En Hayırlı ve Faziletli Dostluk

En hayırlı ve faziletli dostluk hangisidir? Dostumuzun dünya ve ahiretimize etkisi nedir? Peygamberimizin tavsiye ettiği arkadaşlık, dostluk...

Mahmud Sâmi Ramazanoğlu Hazretleri, Rûhu’l-Beyân’da zikredilen şu hâdiseyi, sohbetlerinde zaman zaman naklederlerdi:

“Kıyamet gününde bir kul getirilir ve hesaba çekilir. İyilik ve kötülükleri müsâvî (eşit) gelir. Hasımlarını râzı edecek bir haseneye ihtiyaç duyar. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak:

«–Ey kulum, bir haseneye ihtiyacın kaldı. Onu bulursan seni Cennet’e koyarım. Git bak, insanlardan iste, belki biri sana bir hasene bağışlar.» buyurur.

O kul gelir, durumunu anlatarak babasından, annesinden ve arkadaşlarından bir hasene ister. Her birine ihtiyacını arz eder. Hepsi de:

«–Bugün ben de o bir haseneye çok muhtacım!» diyerek müsbet cevap vermez.

Kul mahzun bir şekilde geri döner. Cenâb-ı Hak ona:

«–Ne getirdin?» diye sorar.

O da (büyük bir hüzün içerisinde):

«–Ya Rabbi! Hiç kimse bana bir hasene vermedi.» der.

Allah Teâlâ bunun üzerine:

«–Kulum, senin dünyada Ben’im için edindiğin bir dostun yok muydu?!» buyurur. Bunun üzerine kul, bir dostunu hatırlar ve «Falanca benim dostumdu.» der.

Hak Teâlâ o kimseyi dostuna ulaştırır. O da kendisine ihtiyacını arz eder. Dostu, (Allah için olan muhabbetleri hatırına, dostunun ihtiyacı olan) bir haseneyi ona bağışlar. Kul çok sevinir, geri döner ve olanları Rabbine haber verir. Allah Teâlâ da şöyle buyurur:

«–Dostunun sana bağışladığı o bir haseneyi kabul ettim. Onun hakkından da hiçbir şey eksiltmedim. Seni de, onu da affettim.»” (Bkz. Musâhabe, 4, 69-70; Rûhu’l-Beyân, 14, 96)

Allah için dostluğun ne büyük bir lûtuf olduğunu gösteren, ne kadar da güzel bir hâdise!..

Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in haber verdiğine göre, Cenâb-ı Hak kıyâmet günü:

“Nerede Benʼim rızâm için birbirlerini sevenler? Gölgemden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi Arşʼımın gölgesinde gölgelendireceğim.” buyuracaktır. (Bkz. Müslim, Birr, 37)

Dolayısıyla mü’min, sevdiğini Allah için sevecek. Zira Fahr-i Âlem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de amellerin en fazîletlisinin Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek[1] olduğunu haber veriyor.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Şebnem Dergisi, Yıl: 2022 Ay: Ocak Sayı: 203

İslam ve İhsan

GERÇEK DOSTLUK NEDİR?

Gerçek Dostluk Nedir?

MÜ'MİNLERİN DOSTU

Mü'minlerin Dostu

DOSTUNA DİKKAT ET!

Dostuna Dikkat Et!

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.