En Güzel Şükür İfâdesi

Emr bi’l-ma‘rûf, nehy ani’l-münker, yani dînin iyi ve güzel gördüğü şeyleri tavsiye edip buna mukâbil kötülükten, günahlardan, şer ve bâtıldan men etmeye çalışmak da, her mü’minin aslî vazifelerindendir.

Mânen belli bir olgunluğa ulaşmış olan bütün sâlih müʼminler, sırf kendi kurtuluşlarıyla yetinmeyip etraflarında kurtarılacak başka insanlar ararlar. Zira kendi kurtuluşlarının, başkalarının da kurtuluşu için gayret etmekten geçtiğinin idrâki içinde yaşarlar. Bu vazifeyi, en tabiî bir îman mesʼûliyeti olarak görürler.

Diğer taraftan, Cenâb-ı Hakk’ın kendisine lûtfettiği -başta îman ve Kurʼân olmak üzere- bütün nîmetleri onlardan mahrum bulunanlara ulaştırmaya çalışmak, kulun Rabbine en güzel bir şükür ifâdesidir.

ŞÜKÜR NEDİR?

Fakat Esʼad Erbilî Hazretlerinin de ifâde buyurduğu üzere;

Şü­kür sadece; «Yâ Rabbi, Sana şükürler olsun!» demek de­ğildir. Bilâkis Allâh’ın kendisine lûtfettiği (göz, kulak, dil, kalp, akıl, sağlık ve hayat başta olma üzere) bütün nîmetleri, yaratılış maksadı istikâmetinde kullanmak demektir.

Bununla birlikte şükrün en makbulü ise sârî olan, yani din kardeşlerine fayda veren (hizmetler ve ictimâî) ibadetlerden ibârettir.”

Hakkı ve hayrı tavsiye edip şer ve bâtıldan sakındırmaya çalışma hizmeti, ictimâî ibadetlerin en başında gelmektedir. Fakat bu hizmeti îfâ edecek müʼminlerin şahsiyet, karakter, hâl ve davranışları itibârıyla İslâmʼı temsil edebilecek keyfiyette olmaları, yani İslâmʼı evvelâ yaşayışlarıyla sergilemeleri şarttır.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ŞÜKÜR NEDİR, NASIL ŞÜKREDİLİR?

Şükür Nedir, Nasıl Şükredilir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.