Emin Saraç Hocaefendi’nin Hayatı

Erkam TV’de Dr. Adem Ergül’ün sunduğu “İslam ve Hayat” programında Nurettin Yıldız Hoca, hocası Muhammed Emin Saraç Hocaefendi’yi anlatıyor.

MUHAMMED EMİN SARAÇ HOCAEFENDİ KİMDİR?

Muhammed Emin Saraç, 1931 yılında Tokat’ın Erbaa ilçesinde doğdu. Dedesinin yanında 6 yaşında Kur’ân-ı Kerîm’i hatmederek hafızlığa başladı.

Emin Saraç, 1940–43 yıllarında Niksar-Merzifon’da mukabeleler okudu. 1950’den sonra Ali Haydar Efendi’nin teşvikiyle Mısır’a, kendi deyimiyle “İlim hicreti” için gitti.

Mısır’a giden M. Emin Saraç, El Ezher Üniversitesi’ne kaydolmak için sınavlara girdi. Burada 9 yıl eğitim aldı. M. Emin Saraç, El Ezher diplomasının Türkiye’de geçersiz kılınmasına rağmen Mısır’da 9 yıl kalarak eğitimine devam etti.

Emin Saraç Hocaefendi, 1958 yılının sonunda kardeşi Osman ile İstanbul’a döndü. Döndükten 6 gün sonra yeni bir teklifle ilim hayatına devam etme fırsatı buldu. Dönemin İstanbul İmam Hatip Lisesi müdürünün daveti üzerine hocalık yaptı.

2 BİNDEN FAZLA ÖĞRENCİ YETİŞTİRDİ

Emin Saraç Hocaefendi, 1960’lı yıllarda zorunlu askerlik görevini yerine getirdi.

Emin Saraç Hocaefendi, Osmanlı ulemasının müstakîm çizgisini takip etti. İhlas ve takvası, samimiyet ve şahsiyeti, edep ve ahlakı ile sadece Türkiye’de değil, dünya çapında takdir edilen bir âlim oldu. 2 binden fazla öğrenci yetiştirdi.

Emin Saraç Hocaefendi, yurtdışındaki ilim meclislerinde defalarca Türkiye’yi temsil etti. Mısır, Suriye, Ürdün, Filistin, Kuveyt, Hindistan, Pakistan ve diğer İslam ülkeleriyle ilmî irtibatını devam ettirdi. Yurt dışından gelen İslam âlimlerinin ilk aradıkları kişi oldu.

M. Emin Saraç Hocaefendi, Fi-Zılalil-Kur’ân mütercimleri arasında yer aldı. Ama o eser telifi yerine daha çok ders vermeyi tercih etti. Fatih Camisi’nde 65 yıl boyunca, tefsir, hadis ve fıkıh dersi veren, yurt içinden olduğu kadar yurt dışından da yüzlerce talebe yetiştiren M. Emin Saraç Hocaefendi, yaşlılığa bağlı sağlık sorunları nedeniyle kaldırıldığı Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi’nde vefat etti.

Kaynak: Ajanslar

İslam ve İhsan

MUHAMMED EMİN SARAÇ HOCAEFENDİ KİMDİR?

Muhammed Emin Saraç Hocaefendi Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.