Düzce'de Gönüllü Gençler Ecdat Yadigarı Asırlık Camileri Temizledi

Düzce'de ecdat yadigarı asırlık camiler, gönüllü gençler tarafından temizlenerek dezenfekte edildi.

Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne bağlı Gençlik Merkezi personeli ve gönüllü gençler, Akçakoca ilçesi Çayağzı köyünde 1323'te Orhan Gazi döneminde çivi çakılmadan çantı tekniğiyle yapılan Orhangazi Camisi ile Hemşin köyünde 2. Mahmud tarafından 1834'te inşa edilen Cuma Camisi'nde temizlik çalışması yürüttü.

Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla ibadethanelerin temizlenmesi için hummalı bir çalışma gerçekleştiren Gençlik Merkezi liderleri ve gönüllü gençler örnek davranışlarıyla takdir topladı.

Kentte birçok sosyal sorumluluk projesine imza atan gençler, süpürge ve bezlerle camileri temizledi.

Gençler, dezenfeksiyon çalışmasıyla da camilerde en küçük noktaya kadar temizlik yaparak dayanışma örneği sergiledi.

Gençlik Merkezi Müdürü Samet İnce, AA muhabirine, hafta boyunca tarihi camiler ile ilgili etkinlikler gerçekleştirdiklerini söyledi.

Ecdadın eserlerini korumaya çalıştıklarını belirten İnce, "Yaptıklarımız birer gönüllülük faaliyeti. Buraya gelen gençlerimiz aslında bir farkındalık oluşturuyorlar ve kendi gelişimlerine de katkı sağlıyorlar. Biz de bu çabayı görünce çok mutlu oluyoruz. Gençlerimizden her zaman bu tarz faaliyetler bekliyoruz. Bizim faaliyetlerimize de katılmalarını istiyoruz." diye konuştu.

Ecdat yadigarı camiler yıllara meydan okuyor

Yaklaşık 10 dönüm arazi üzerinde 8 metre genişlik ve 12 metre yüksekliğe sahip Orhan Gazi Camisi, mimari yapısıyla yıllara meydan okuyor.

Caminin bahçesinde, Osmanlı dönemine ait mezar taşları göze çarpıyor.

Alt kısmı yığma taşlarla üstü ahşaptan inşa edilen cami, inanç turizminde önemli bir konumda bulunuyor.

Cuma Camisi de çivisiz, birbirine geçirilme yöntemine göre kesilmiş kerestelerden oluşan yapısıyla ilgi çekiyor.

Birinci katında taş işçiliği örneği, ikinci katında ise çandı tekniği kullanılarak inşa edilen cami, aynı zamanda ibadet turizmi açısından uğrak noktaları arasında yer alıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.