Câsiye Suresi 34. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Câsiye Suresi 34. ayeti ne anlatıyor? Câsiye Suresi 34. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Câsiye Suresi 34. Ayetinin Arapçası:

وَق۪يلَ الْيَوْمَ نَنْسٰيكُمْ كَمَا نَس۪يتُمْ لِقَٓاءَ يَوْمِكُمْ هٰذَا وَمَأْوٰيكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِر۪ينَ

Câsiye Suresi 34. Ayetinin Meali (Anlamı):

Onlara şöyle denilecek: “Siz bu gününüzle karşılaşmayı nasıl unuttuysanız, biz de bugün sizi azapta öylece unutacağız. Kalacağınız yer ateştir; hiçbir yardımcınız da yoktur.”

Câsiye Suresi 34. Ayetinin Tefsiri:

Mahşerde hesap sonrası insanlar iki gruba ayrılır. Birinci grup iman edip güzel ve makbul amel işleyenlerdir. Allah Teâlâ onları rahmetiyle kuşatacak ve cennetine yerleştirecektir. Hadisi-i şerifte, “Allah cennete: «Sen benim rahmetimsin, seninle dilediğime rahmet ederim»” buyurduğu haber verilir. (Buhârî, Tevhid 25; Müslim, Cennet 33-36) Bunlar ebedi kurtuluşa eren bahtiyarlardır. Zaten asıl ve parlak başarı da Allah’ın sevdiği bir kul olup O’nun rahmetine layık olabilmektir.

İkinci grup ise inkâr edenlerdir. Bunlar dünyada:

  Kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğu halde kibirleri sebebiyle onu kabul etmediler. Onlara tabi olmayı haysiyet meselesi haline getirdiler ve nefislerine yediremediler.

  Âhirete inanmadıkları için her türlü günahı işlediler. İşleri güçleri günah işlemekten ibaret berbat bir toplum kesiliverdiler.

  Allah’ın âhiretle alakalı va’dleri ve kıyamet hakkında hep şüphe duydular; kesin bir bilgiye sahip olmadıklarını ileri sürerek inanmadılar.

Bu inkârcı bedbahtlar, mahşer günü çok ağır ilâhî tehditlere maruz kalacaklar. Dünyada yaptıkları bütün kötülükler ve onların cezaları karşılarına çıkacak. Daha önce tuttukları yolun, yapıp ettiklerinin faydasız olduğunu anlayacaklar. Hesabın ve azabın olmayacağına dair zanları boşa çıkacak. Dünyada alay edip durdukları cehennem onları çepeçevre kuşatacak. Onlar dünyadayken kıyameti, mahşeri ve hesabı unuttukları gibi, unutmaktan çok yüce olan Allah Teâlâ da onlara azap içinde unutulmuş muamelesi yapacak. Allah’ın âyetleriyle alay etmenin ve dünyaya aldanmanın cezası olarak, bir daha çıkmamak üzere cehennemde kalacaklardır. Hiçbir itiraz, mazeret ve talepleri dikkate alınmayacaktır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in haber verdiğine göre kıyâmet gününde Allah Teâlâ bazı kullarına: “Benim sana iyiliklerim dokunmadı mı? Seni önemli yerlere getirmedim mi? Seni ev bark sahibi yapmadım mı? Şunları şunları senin emrine vermedim mi? Seni başa geçirmedim mi?” diye soracak. O da: “Evet yâ Rabbi bütün bunları bana verdin” diyecek. Allah Teâlâ: “Peki, benim bu huzuruma geleceğini hiç düşünmedin mi?” diye sorunca o kul: “Hayır, düşünmedim” diyecek. İşte Cenâb-ı Hak da ona: “Sen beni nasıl unuttunsa, şimdi de ben seni unutuyorum” buyuracak. (Müslim, Zühd 16)

Netice olarak:

Câsiye Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Câsiye Suresi 34. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.