Camilerin Kıblesi Nasıl Belirleniyor?

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı Astronomu Hümeyra Nur İşlek, "Camilerimizin yapımında kıble tayini konusunda hassas davranıyoruz." dedi.

28 Mayıs-16 Temmuz "Dünya Kıble Günü" dolayısıyla açıklamalarda bulunan İşlek, kıble tayini konusundaki değerlendirmelere açıklık getirdi.

İşlek, kıble saatinin, "Kabe'nin bulunduğu nokta, güneşin arz üzerinde bakıldığında görüldüğü yer ve bulunduğumuz nokta arasında oluşan küresel üçgenin trigonometrik çözümünün zaman cinsinden ifadesi" olduğunu kaydetti.

Güneşin arz üzerinde bakıldığında görülen nokta olan denklinasyonun her gün değiştiğine işaret eden İşlek, kuzey yarım kürede 21 Haziran'da deklinasyonun 23 derece 27 dakika olduğunu belirtti.

Güneşin deklinasyonu değiştikçe kıble saatlerinin de günlük olarak değiştiğini anlatan İşlek, "Bu sebeple güneşin arz üzerinde görünen hareketi sırasında 28 Mayıs ve 16 Temmuz tarihlerinde bulunduğu yerden alınan izdüşümü, Mekke'nin tam üzerinde bulunduğundan, Mekke'nin enlemi (21°26') ile güneşin deklinasyonu (21°26') aynı olmaktadır." diye konuştu.

İşlek, Türkiye'de tüm şehirlerde kıble saatinin, 28 Mayıs'ta saat 12.18, 16 Temmuz'da ise saat 12.27 olduğunu belirterek, "Dünyanın değişik ülkelerinde kendi mahalli saatlerine denk gelecek şekilde kıble saatleri değişmekle birlikte, günleri değişmediğinden bu iki güne 'Dünya Kıble Günü' denilmektedir." ifadelerini kullandı.

DİNİ KRİTERLER ÇERÇEVESİNDE HESAPLANIYOR

İşlek, Din İşleri Yüksek Kurulunca namaz vakitleri, kameri ay başları ve kıble tayiniyle ilgili çalışmalar yapıldığını, bu astronomik çalışmaların, Kurul'un belirttiği dini kriterler çerçevesinde hesaplandığını anlattı.

Başkanlığın "www.diyanet.gov.tr" isimli internet sitesinde 204 ülkenin yaklaşık 8 bin 900 yerleşim yerinin namaz vakitleri, imsakiye, kıble açı ve saatlerinin yer aldığını bildiren İşlek, "Evinizin kıblesini, kıble saatinden faydalanarak belirleyebilirsiniz. Güneş gören bir odanız olsun. Pencerenin pervazını dik bir cisim olarak görün, onun gölgesi sizin kıblenizi gösterir ama tam kıble saatinde. Gölgenin üzerinde durup da güneşe döndüğünüz zaman bu yön sizin kıblenizdir." diye konuştu.

İşlek, şunları kaydetti:

"Camilerimizin yapımında kıble tayini konusunda hassas davranıyoruz. Çok hassas bir pusulamız var. Ama o pusula, duvarın içerisindeki demirden, cebinizdeki cep telefonundan manyetik olarak etkilenir. Ama kıble saatinde güneş aracılığıyla yaptığımız kıble tayininde güneşin hiçbir şeyden etkilenmesi mümkün değil, bulut hariç. Bulut olursa, o gün hiçbir şekilde kıble saatiyle kıble tayini yapamazsınız."​

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.