Cami ve Mescitlerde Normal Saf Düzenine Geçiliyor

Diyanet İşleri Başkanlığı, 81 il müftülüğüne “Cami ve Mescitlerde Saf Düzeni” başlığıyla yazılı bir emir gönderdi. Camilerde sosyal mesafe kuralı kaldırıldı, saf düzeni yeniden normal haline dönecek.

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan bugün 81 il müftülüğüne “saf düzeni” hakkında yazılı emir gönderildi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın imzasıyla gönderilen yazıya göre, yarından itibaren cami ve mescitlerde temizlik ve maske kurallarına uymak şartıyla saflar yeniden sıklaştırılabilecek.

DİYANET’TEN 81 İLE ‘SAF DÜZENİ’ EMRİ: “CAMİLERDE NORMAL SAF DÜZENİNE GEÇİLİYOR”

Diyanet İşleri’nden “Cami ve Mescitlerde Saf Düzeni” başlığıyla 81 il müftülüğüne gönderilen emir şu şekilde:

“Covid-19 salgını kapsamında vatandaşlarımızın sağlığını korumak amacıyla 13 Mart 2020’den itibaren cami ve mescitlerde Başkanlığımızca gerekli tedbirler alınmış, gerek din görevlilerimiz gerekse vatandaşlarımız tarafından konuya gereken hassasiyet gösterilmiş, ilgili kurumlarca malum olduğu üzere cami ve mescitlerde salgın kaynaklı problem yaşanmamıştır.

Kış şartları sebebiyle açık alanlarda namaz kılma imkanı kalmaması, ülke genelinde 18 yaş ve üstü nüfusun büyük oranda aşılanması ve toplumumuzun salgın tedbirlerine riayet konusunda alışkanlık kazanmış olması göz önünde bulundurularak yeni düzenlemenin yapılması gerekli görülmüştür.

Bu itibarla temizlik ve maske kurallarına uyulmak kaydıyla cami ve mescitlerde cemaatle kılınan farz namazların normal saf düzenine göre eda edilmesi hususunda bilgilerini ve gereğini arz/rica ederim.”

Prof. Dr. Ali Erbaş

Diyanet İşleri Başkanı

İslam ve İhsan

NAMAZDA SAF DÜZENİNİN ÖNEMİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Namazda Saf Düzeninin Önemi ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.