Bursalı Müezzin Recep Uyar Vefat Etti

Yeşil Cami’de ziyaretçilere makamlarla okuduğu ezanlarla tanınan Bursalı müezzin Recep Uyar Hakka yürüdü.

Bursa’da görevli olduğu tarihi Yeşil Cami’de ziyaretçilerine makamlarıyla okuduğu ezanlarla tanınan ve kalp krizi sonucu 59 yaşında vefat eden müezzin Recep Uyar, son yolculuğuna uğurlandı.

Uyar’ın cenazesi, Yeşil Cami’nin bahçesine getirildi. Müezzinin yakınları burada taziyeleri kabul etti.

Bursa İl Müftüsü İzani Turan, cenaze namazından önce yaptığı konuşmada, bir din gönüllüsü olan Recep Uyar için son görevlerini yerine getirmek üzere toplandıklarını söyledi.

EZANI DÜNYAYA TANITTI

Uyar’ın, ezanı dünyaya tanıttığını belirten Turan, şu ifadeleri kullandı:

“Bir müezzin ki daima camisinin içinde cemaatini bekledi. 1 kişi, 100 kişi, bin kişi fark etmeksizin sanki ilk göreve başlamış gibi aynı heyecanla camisini tanıttı. Arkadaşlarıyla beraber Yeşil Cami’nin dünya sathında tanınmasına vesile oldu. Son derece sevecen, sevilen, sevdiğimiz bir dostumuz, bir kardeşimizdi. Allah Resulü Efendimiz’in ifadesiyle ‘Mümin o kimsedir ki kendisiyle iyi geçinilir, kendisi de başkasıyla iyi geçinir.’ İyi geçindiğini, iyi geçinildiğini, bir ispatı olarak camimiz ve cemaatimiz şahit oldu. Cenab-ı Hak, yolculuğunu mübarek eylesin. Elbette ki derin üzüntümüz var. Başta ailesine, yakınlarına sabrı cemil niyaz ediyorum.”

Recep Uyar’ın naaşı, öğle vakti Müftü Turan’ın kıldırdığı cenaze namazının ardından Emirsultan Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Dünyanın ve Türkiye’nin pek çok yerinden Yeşil Cami’ye gelen ziyaretçiler, müezzin Recep Uyar’ın, vakitlerine göre makamlarda okuduğu vakit ezanlarını dinleyip sosyal medya hesaplarından paylaşmıştı. İzmit’te 20 yıl imam hatiplik yaptıktan sonra 2002’de Bursa’daki Yeşil Cami’ye müezzin olarak atanan Uyar, o tarihten itibaren görevini sürdürüyordu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.