Boşanma ile İlgili Ayet ve Hadisler

İslam’a göre boşanmak meşru mudur? Boşanma ile ilgili ayet ve hadis-i şerifler.

Boşanmanın meşrû oluşu Kitap ve Sünnet delillerine dayanır.

BOŞANMA HAKKINDA AYET VE HADİSLER

1) Kur’ân-ı Kerîm’den Deliller

Kur’ân-ı Kerîm’de doğrudan veya dolaylı olarak boşamadan söz eden otuz üç kadar âyet vardır. Bunlarda boşama ile ilgili genel düzenleme yapılmıştır.

Allahü Teâlâ boşamayı üçle sınırlamıştır. Çünkü cahiliye devrinde koca, eşini dilediği kadar boşar ve yeniden geri alırdı. Aile yuvasını oyuncak haline getiren bu uygulama üç boşama sonunda İslâm’da “hulle” gibi ağır bir müeyyideye bağlandı. Bunu düzenleyen âyetlerde şöyle buyurulur:

“Boşama iki defadır. Bundan sonra ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermek vardır. Kadınlara verdiklerinizden (boşama sırasında) bir şey almanız size helâl olmaz. Ancak erkek ve kadın Allâh’ın sınırlarında kalıp, evlilik haklarını tam tatbik edememekten korkarlarsa bu durum müstesnadır. (Ey mü’minler!) Siz de karı ile kocanın, Allâh’ın sınırlarını, hakkıyla korumalarından şüpheye düşerseniz, kadının erkeğe kurtuluş fidyesi (muhâlea bedeli) vermesinde her iki taraf için de bir sakınca yoktur. Bu söylenenler Allâh’ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın. Kim Allâh’ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir. Eğer erkek kadını (üçüncü defa) boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe, onu yeniden alması kendisine helâl olmaz. Eğer bu (yeni evlendiği) kişi de onu boşarsa, (her iki taraf da) Allâh’ın sınırlarını muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde yeniden evlenmelerinde bir sakınca yoktur. Bunlar Allâh’ın belirlediği sınırlardır. Bunları, anlayan bir toplum için açıklamaktadır.” [1]

Boşamanın usûlü ve iddet süresi içinde veya sonrasında kadına insanca muâmele yapılması şöyle düzenlenmiştir:

“Ey Peygamber! Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetleri içinde (âdetten temiz oldukları günlerde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Allah’tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları durumu dışında, onları (iddet süresince) evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allâh’ın sınırlarıdır...İddet sürelerini doldurduklarında, ya onları iyilikte tutun, ya da iyilikle onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun.” [2]

2) Sünnetten Deliller

Hz. Peygamber’den boşanma ile ilgili pek çok hadisler nakledilmiştir. Bir bölümü uygulama niteliğinde olan bu hadislerden bazılarını vereceğiz.

Hz. Ömer’in oğlu Abdullah, Rasûlüllah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Allâh’a helâlin en sevimsizi boşanmadır.” [3] Bu hadis helâl şeylerin içinde, Allah nezdinde sevimsiz olanları bulunduğunu ve bunlardan en sevimsizinin de eşinden boşanmak olduğunu gösterir. Bu üslup, onun sevapsız bir tasarruf olduğunu belirtmek için kullanılmıştır.[4]

Sonuç olarak bu hadis, geçinme imkanı ve umudu bulunduğu sürece eşlerin boşanmaktan kaçınmaları gerektiğine işaret etmektedir.

Boşanmadaki çirkinlik, önemli bir neden olmaksızın kocasından ayrılmak isteyen kadını da kapsar. Hadiste şöyle buyurulmuştur:

“Önemli bir neden (zarûret) olmaksızın kocasından ayrılmak isteyen bir kadına cennet kokusu haram olur.” [5]

İslâm’a uygun bir boşanmanın şekli, Allâh’ın elçisi tarafından şöyle belirlenmiştir. Abdullah b. Ömer eşini hayızlı günlerinde boşamıştı. Hz. Ömer durumu Hz. Peygamber’e iletince Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Oğluna emret, karısına dönsün, sonra temizlenip hayız görünceye, sonra yeniden temizleninceye kadar onu bıraksın. Bundan sonra isterse onu nikâhı altında tutar, dilerse cinsel temasta bulunmaksızın boşar. İşte yüce Allâh’ın kadınların, kendisi içinde boşanmasını emrettiği iddet budur.” Müslim’in bir rivayeti ise şöyledir: “Ona emret de karısına dönsün, sonra onu temiz iken veya gebe iken boşasın.” [6]

Hz. Peygamber, eşi Hafsa (r. anhâ)’yı (ö.41) boşamış, ancak yeniden ona dönmüştür.[7]

Dipnotlar:

[1]. Bakara, 2/229-230. [2]. Talâk, 65/1-2. [3]. Ebû Dâvûd, Talâk, 3; İbn Mâce, Talâk, 1; el-Münzirî, bu hadis için «mürsel» ve «garîb» demiştir. [4]. Askalânî, Bülûğu’l-Merâm, Terc. ve şerh, Ahmed Davudoğlu, III, 361,362. [5]. Ebû Dâvûd, Talâk, 3; İbn Mâce, Talâk, 1. [6]. Buhârî Talâk, 1-3, 44, 45, Tefsîrû Sûre 65/1, Ahkâm, 13; Müslim, Talâk, 1-5; Ebû Dâvûd, Talâk, 4; Nesâî, Talâk, 1, 3, 5, 19; İbn Mâce, Talâk, 1-3. [7]. bk. Ebû Dâvûd, Talâk, 38; Nesâî, Talâk, 86; İbn Mâce, Talâk, 1; Dârimî, Talâk, 2; Ahmed. b. Hanbel, III, 478.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

BOŞANMA İLE İLGİLİ HADİSLER

Boşanma ile İlgili Hadisler

BOŞANMA İLE İLGİLİ DİNİ HÜKÜMLER

Boşanma ile İlgili Dini Hükümler

İSLAM’DA BOŞANMA VE SONUÇLARI

İslam’da Boşanma ve Sonuçları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.