Bi'ri Maûne ve Rec'i Olayı

Hicretin 4. yılında Adel ve Kare kabilesinden bir heyet Rasûlullah (sav)'a gelerek kendilerinin Müslüman olduklarını belirtmişlerdir. Ardından “Ya Rasûlullah! İslam, kabilemiz içinde yayılmaya başladı. Ashabından bazılarını bizimle birlikte gönder de, onlar bize dini iyice anlatsınlar, Kur'an okutsunlar ve İslam'ı öğretsinler" diye istekte bulunmuşlardır.

Hz. Peygamber de onların isteklerini kabul etmiş ve sayıları altı ile on arasında değişen bir heyet göndermiştir. Bunlar Mekke ile Asfan arasında Huzeyl kabilesine ait bir kuyunun başına vardıklarında Rec’i denilen mevkide ihanete uğramışlardır. Müslümanlar kendilerinden oldukça kalabalık olan insanlara karşı mukavemet göstermişlerse de sonuçta şehit düşmüşlerdir. [1]

PEYGAMBER EFENDİMİZ, YETMİŞ DÂVETÇİ GÖNDERDİ

Yine aynı yılda aynı maksatla Amir b. Sa’saa kabilesi reisi Ebû Berâ Amir b. Malik Hz. Peygamber'i ziyaret etmiş, İslam hakkında bilgiler edinmişti. Müslüman olmamasına rağmen Rasûlullah (sav)'tan kabilesine İslam'ı anlatacak bazı kimseleri göndermesini talep etmişti. Rasûlullah (sav), Rec'i olayından çekindiği için bu sefer daha dikkatli davranmak zorunda kalmıştır. Dolayısıyla gönderilecek davetçilerin hayatlarından endişelendiği için Ebû Berâ'dan bu yöndeki endişesini gidermesini istemiştir. Ebû Berâ, bunun üzerine onlara eman verdiğini ifade etmiştir. Ebû Berâ’nın kabilesinin içindeki nüfuzuna güvendiği için Hz. Peygamber, sayıları kırk ile yetmiş arasında olduğu belirtilen, çoğu Ensar’dan olan ve Kur’ân’ı iyi bilen, ashab-ı suffe halkından davetçiler göndermiştir. Bunlar, Benû Âmir sınırları içerisinde Bi'ri Maûne denilen yere vardıklarında Haram b. Milhan (ra)'ı, Amr b. Tufeyl'e göndererek Peygamberimizin mektubunu ona iletmiştir. Amir, mektuba bakmadan Haram'ı öldürtmüş, kendisine komşu olan diğer kabilelere de haber göndererek toplanmalarını istemiştir. Bu arada Haram'ın dönüşünün gecikmesi üzerine diğer arkadaşları da Amir'in yanına gitmişler, ancak Amr b. Ümeyye (ra) hariç hepsi şehit edilmiştir. [2]

RESÛLLAH'IN ETTİĞİ BEDDUA

Hz. Peygamber, aynı yılda bu iki korkunç olayın meydana gelmesinden oldukça üzüntü duymuştur. Çünkü bu insanlar masum, karşı tarafın isteği üzerine gönderilmiş savunmasız insanlardı. İşte bu yüzden Rasûlullah (sav)’ın, Bi'ri Maûne olayının olduğu günün ertesi sabah namazında birinci rekâttan sonra, ikinci rekâtın rükûundan doğrulduğu zaman şöyle beddua ettiği belirtilmektedir:

“Ey Allah'ım! Mudar kabilelerini şiddetle yok et! Ey Allah'ım! Onların yıllarını, Yusuf Peygamber'in kıtlık yılları gibi çetin yap, dünyayı başlarına dar getir! Ey Allah’ım! Lıhyan oğullarını, Adel, Kare, Zi'b, Rı'l, Zekvan ve Usayya kabilelerini sana havale ediyorum! Çünkü onlar, Allah'a ve Resulüne asi oldular. Allah’ım! Lihyan, Adel ve Kare kabilelerini sana havale ediyorum. Allah’ım! Velid b. Velid, Seleme b. Hişam ve Ayyâş b. Ebî Rebîa ve müminlerden mustazafları sen kurtar!” [3]

PEYGAMBERİMİZİN ETTİĞİ BEDDUA'NIN HİKMETİ

Rasûlullah (sav)'ın bu duaya beş vakit namazlarında bir ay devam ettiği, arkasında bulunan cemaatin de “âmin” dediği belirtilmektedir. [4] Kur’ân'ın ifadesi [5] ve Rasûlullah (sav)'ın beyanıyla da sabit olduğu gibi [6] rahmet peygamberi olarak gönderilen Muhammed Mustafa (sav)’in -Taif yolculuğunda gördüğümüz üzere- kendisine ve ashabına yöneltilen birçok haksızlık ve tecavüz karşısında bedduaya tevessül etmediği halde Bi'ri Maûne hadisesi sebebiyle bedduada bulunması dikkat çekicidir. Söz konusu olayda savaş maksadıyla değil, tamamen insani ve ahlaki mülahazalarla gönderilen seçkin ve kalabalık bir irşat heyetinin, hem de kendileri için can güvenliği verildiği halde, genel ahlak kurallarına ve Araplar arasında son derece önemli kabul edilen geleneklere aykırı olarak savunmasız bir şekilde öldürülmesi, Hz. Peygamber'i fazlasıyla infiale sevk etmiş olmalıdır. [7]

BEDDUA'NIN KABULÜ

Peygamberimiz’in bu duasının Allah tarafından kabul gördüğünü görmekteyiz. Çünkü Bedrü'l-Mev'ıd Seferi [8] münasebetiyle Kureyş lideri Ebû Süfyan da bunu itiraf etmek zorunda kamıştır. O yılda yağışlar kesilmiş, sular çekilmiş, yeşillikler, otlar kavrulup kurumuş, sefere çıkmaktan gözlerini yıldıran sert bir yıl olmuştur. [9]

Kaynak: sonpeygamber.info


Dipnotlar: [1] Geniş bilgi için bkz. Vâkidî, I, 354-362.; İbn Sa’d, II, 55. Taberi, II, 77.; Köksal, IV, 14-32; [2] Geniş bilgi için bkz. Vâkidî, I, 346-353.; İbn Hişam, III, 152-156.; İbn Sa’d, II, 51-54.; İbn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihâye, Beyrut 1966, IV, 73-75.; Köksal, IV, 33-57.; Önkal, “Bi’ri Maune”, DİA, İstanbul 1992, VI, 195-196.; M. J. Kister, “Bi’rimaûne Seferi”, çev. Ünal Kılıç -Ali Aksu, İstem Dergisi, Konya 2003, cilt:1, sayı:1, s. 183-201. [3] Vâkidî, I, 350. [4] Köksal, IV, 43. [5] Enbiya, 21/107. [6] Müslim, Fezail, 126. [7] Önkal, agm., VI, 196. [8] İbn Sa’d, II, 59-61. [9] Köksal, IV, 43.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Daha kısa olup dahada özetçil olabilirdi

    • kesinlikle

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.