Bilgisayar Bağımlılığı İnme Riskini Artırıyor

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, inmenin dünyada ve Türkiye'de birinci derecede halk sağlığı problemi olduğunu söyledi.

İnme görülme olasılığının yaşa bağlı arttığını dile getiren Öztürk, "Yapılan son çalışmalarda önlenebilir risk faktörlerinin engellenmesiyle inmelerin yüzde 90'ı önlenebiliyor." diye konuştu.

Konuşmanın aniden bozulmasının ve değişmesinin, ani görme kaybının, yüzde asimetri oluşmasının, kol ve bacakta ani kuvvet kaybının inmenin belirtileri olduğuna dikkati çeken Öztürk, şöyle devam etti:

"Bu belirtilerin olduğu hastalar, tansiyonlarına müdahale edilmeden hastaneye götürülmelidir. Kısa süren konuşma bozukluğu inme riskinin habercisi olabilir. Bunun arkasından büyük bir felç gelebilir. Her yıl inmeden dolayı 40 bin insan hayatını kaybediyor. Bunun yaklaşık 15 bini geç kalmadan dolayı. Her gün yarım saat yürümek, kilo vermek, uyku hastalığı varsa bunun önlemini almak, üç öğün sebze ve meyve tüketmek inme riskini azaltıyor. Uzun süre bilgisayar karşısında hareketsiz oturmak ise gençlerde dahi inme riskini artırıyor. Özellikle bilgisayar başında oturan gençler ve çocuklarda, fiziksel aktivitenin yetersiz olması, hareketsiz kalmak kan yağlarının artmasına ve kan dolaşımının bozulmasına neden oluyor. Belirli saatlerde mola verip egzersiz yapılmalıdır."

Öztürk, sigara, diyabet, alkol, obezite ve fizik egzersizlerinin önlenebilir risk faktörleri arasında olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:

"Kişinin yüzünde asimetri oluşmuşsa, konuşma bozukluğu varsa, kolda ya da bacakta aniden oluşan kuvvetsizlik ve uyuşma oluşmuşsa bu yüzde 95 inmedir. Bu yüzden en yakın nöroloji uzmanının olduğu merkeze başvurulmalıdır. Son yıllarda nörolojik hastalıklarda tedavide en fazla iyileşmenin sağlandığı alan inme hastalığıdır. Önceden damarda bir pıhtılaşma olduğunda elimizden bir şey gelmiyordu ancak şu an olanaklar o kadar güçlü ki damar içindeki pıhtıyı ya eritiyoruz ya da uygun vakalarda çekebiliyoruz. Bu şekilde tedavi olan hastaların da üçte biri tamamen düzeliyor."

İNME BELİRTİLERİNE RAĞMEN HASTANEYE GELMEKTE GEÇ KALINIYOR

Geçmişte inme hastalığı geçirenlerin felç kalacağına kesin gözüyle bakıldığını vurgulayan Öztürk, "İnmeyi tanımak ve fark etmek son derece kolay.

Tedavi için elimizde her türlü imkan da mevcut ancak hastalarımız tüm gelişmelere ve inme belirtilerine rağmen hastaneye gelmekte geç kalıyor. Bize ortalama 5. saatte geliyorlar. Bu yüzden tedaviden etkin şekilde yararlanamıyorlar. Belirtilerin ortaya çıkmasından sonra hastalar en kısa zamanda bize gelmelidir." şeklinde konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.